Yağmur diner dinmez kendini dışarı attı Sümeyra. Kafasını puslu gökyüzüne kaldırdı. Bir kaç saat önce yağmura fırtına eşlik etmişti. Her yeri kırıp dökmüş ama arkasında inanılmaz bir dinginlik bırakmıştı telafi etmek istercesine. Bazı insanlar fırtınaya ne kadarda benziyordu… Gökyüzü mavi gri arası bir tona bürünmüştü. Durdu ve ciğerlerine hava yerine toprak kokusu çekti ve düşünmeden edemedi insanoğlu ne kadar da nankördü. Oysa gören göz için ıslak toprak zeminde duran bir salyangozdaydı mucize. Soluduğumuz hava, gözümüzün gördüğü gökyüzü, sırtımızı dayadığımız ağaçlar ve ya yürürken sana yoldaş olan bir kedideydi mucize ama insanların çoğu göremedi. Bunu düşündükçe üzüldü…
Yürümeye devam etti yürüdükçe fırtınanın arkasında bıraktığı hasarı daha yakından görmeye başlamıştı: devrilen ağaçlar, kuru bir yer bulmaya çalışan hayvanlar, dükkanlarına giren suyu çıkartmaya çalışan ustalar, harap olan arabalar… Yetmezmiş gibi hava kararıyor ve insana bir hüzün hakim oluyordu. Öyle ki nereye baksa bir keder fotoğrafı görüyordu hiç umut yokmuşçasına. Üstelik hava giderek kararıyor, insanlar birer birer içlerine çekiliyor, kimse tutunacak bir dal, sığınacak bir merdiven altı bulamıyordu ama yılmadı yürümeye devam etti çünkü biliyordu tüm bu karanlığa inat aydınlık da vardı. Çünkü bu hayatta her şey çiftiyle yaratılmıştı: gece-gündüz, iyi-kötü, aydınlık-karanlık, kadın–erkek… Ve bu çiftlerdi eşsiz olan tekleri var eden…
Yürüyor, yürüyor, yürüyordu… Birden durdu, gözleri tek bir noktadaydı. Öyle ki gözünü kırpsa o görüntünün gitmesinden korkuyordu. Gece çökmeye bu kadar yaklaşmışken , karanlık adım adım hakim olmaya başlarken tüm bunlara inat oradaydı. Çölde su bulmuşçasına sevinçle gözlerini parlatan bir evdi, insana sıcacık kömür sobasının dibinde oyunlar oynadığı zamanları hatırlatıyordu. Aslında oldukça sıradan bir evdi, ah! pencerelerin önünde ki çiçekler olmasa… O çiçeklerdi sadece varlığıyla yüz güldüren, insanın gözbebeklerine ışık yerleştiren, iyiye dair ne varsa hatırlatan. İnsana iyi olmayı öğreten, hem faydalı hem güzel…
İnsan bu hayatta neyi algılıyorsa zamanla ona benziyordu. Belki de bu yüzden o çiçeklerin tam karşısına bir tabure çekip oturmak istedi. Çünkü sadece görmek bile insanın içinde bahar bahçe uyandırıyordu. Sadece varlığı insanın içindeki umudu dürtüyordu. Düşünmeden edemedi insan nasıl çiçeklere benzerdi? Çünkü bazen bazı insanlar pencere önü çiçeği hissiyatı verirdi. O insanların o kadar güzel bir tebessümü olur ki bir ortama girdiğinde sanki o ortama güneş doğmuş gibi bir neşe gelir. Öyle iyi ihtiyaç görür ki yanında kendini güvende hissedersin. O kadar faydalıdırlar ki o faydadan pay alabilmek için etrafında haleler oluşturur insanlar. O kadar canlıdır ki o insanlar; bazı yerlere sırf o var diye gidilir, bazı yerlerden o yok diye dönülür. Öyle güzel bağ kurar ki onunla dertlenip ağlamayı, onsuz gülmeye yeğlersin.
O insanların ortak özelliklerini düşündüğünde tek bir noktaya varıyordu Sümeyra, hepsi ne kadar da albeniliydi… İnsan ne kadar canlı, tebessümlü, faydalı, samimi ve ihtiyaç görüyorsa o kadar çok ilişkilerinde albenili hale geliyordu ve birer pencere önü çiçeğine dönüyordu. Yüzünde bir tebessüm belirdi, aklında ise bazı insanlar. Bazen bazı insanlar bu hayatın pencere önü çiçeği ve iyi ki varlar… Önce gördüğü, sonra hayatında ki çiçeklere şükretti.
Sonra insanları düşündü;
Kimisi fırtına kimisi çiçek.
Hepsi içimizde hepsi seçenek.
Ve aslında tüm mesele ne olacağını seçmek.
Her insan ayrı bir renk, ayrı bir tad. Tüm mesele ne olacağını seçmek... Her şey insanın yapıp ettiğiyle alakalıydı aslında, görebilene... Bu keyifli satırlar ve hatırlattıklarınız için teşekkürler. Kaleminize sağlık 🌸
YanıtlaSilPencere önü çiçeği gibi hayatlara dokunmak nasip olsun inşallah...Kaleminize sağlık...
YanıtlaSilKaleminize sağlık güzel bir yazı olmuş
YanıtlaSilYazıyı okumak bile insanda tebessüme, umuda yol açıyor. Algınızın güzelliği içimi açtı. Emeğinize sağlık. Herkes birbirini kıymetlendirdikçe hayat güzelleşiyor. 💕
YanıtlaSilHayatına dokunduğun insanları renklendirebilmek… ne güzel olurdu pencere önü çiçeği gibi… 😍
YanıtlaSil''İnsan bu hayatta neyi algılıyorsa zamanla ona benziyordu.'' Hep iyiyi algılamak dileğiyle.
YanıtlaSilBiri bir gün şöyle demişti: hayatının kalitesini arttırmak istiyorsan, seçimlerini kalitesini arttır.. Kaleminize sağlık..
YanıtlaSilSeçimlerimizde de seçim olduklarımız içinde güzel bir pencere çiçeği misali olabilmek ümidiyle ...🌷Kaleminize sağlık...🌼
YanıtlaSil