Eline sınav sonuç kağıdını alınca; yine olmadı diye söylenmeye başladı Zehra. "Ne yaparsam yapayım olmuyor, yine olmadı!" Canı çok sıkılmıştı. Uzun zamandır işyerindeki yükselme sınavlarına giriyor ama bir türlü beceremiyordu. Bu sınav mevzusu hayatının her alanını etkilemeye başlamıştı. Evde adeta terör estiriyordu. Herkese çok çabuk sinirleniyor; sanki sınavı kazanamamasının sebebi onlarmış gibi davranıyordu...
"Bir rahat vermiyorsunuz sizin yüzünüzden çalışamıyorum!" diye şikayetleniyordu. Artık evdekilerin de canına tak etmişti. Ne kadar yardımcı olmaya çalışsalar da Zehra onun için yapılanları görmüyordu. Annesi; "Yeter artık hepimiz çok bunaldık bu mevzudan, Dünya’nın sonu değil bu, lütfen kendini bir an önce toparla. Bu kadar agresif olma, neden sınavı nasıl kazandıklarını arkadaşlarına sormuyorsun?" diye patladı sonunda... Zehra, annesine sert bir bakış attı. "Nasıl olacak, millet doğuştan şanslı. Ne yapsa başarılı oluyor. Benim yıldızım düşük, şansım yok; yağmurlu hava da bile bana su yok. Sıra bana gelince her yer kurur, nasipsizim ben." diye çıkıştı. Annesi konuyu uzattıkça Zehra daha da sinirlendi ki "Siz beni anlamıyorsunuz, ne kadar emek verdiğimin farkında bile değilsiniz. Bırak demesi kolay, onca emeğimi çöpe mi atayım yani?" diye söylendi. O kadar sinirlenmişti ki kapıyı vurup çıkmayı kurtuluş olarak görmüştü.
Ayakkabılarını bir hışımla giydi. Nereye gideceğini bilmeden, söylene söylene yürümeye başladı. Bir müddet sonra aklına emekli bankacı Canan ablasını aramak geldi. Kendisini bir tek onun anlayacağını biliyordu. O da yıllarca çalışmış, iş yerine çok emek vermiş, başarılı bir insandı. Hemen onu aradı, "Müsaitim, gel..." yanıtını alınca sevinerek "Hemen geliyorum ablacım, istediğin bir şey var mı, gelirken getireyim?" diye sordu. Ne kadar "Yok canım sen gel yeter." dese de Canan ablasının üzümlü kurabiye sevdiğini biliyordu. Kurabiyeleri alıp, hemen bir dolmuşa bindi.
Ablası, her zaman ki gibi onu sıcakkanlılıkla karşıladı. "Nasıl da bilirsin benim bu kurabiyeyi sevdiğimi..." deyip gülümsedi. Çayı çoktan demlemişti bile. "Balkona geçelim istersen, hava balkonda oturmak için müsait." Zehra, bu deniz manzaralı, süslü balkonda oturmaktan çok hoşlanırdı. Her zamanki yerine geçti. Denizin kokusunu içine çekti. Şimdi biraz rahatlamıştı. "Ablacığım çok bunaldım, kimse beni anlamıyor. Dertleşmeye geldim." dedi. Olanlardan bahsetti. Canan ablasının onu anlayacağından emindi. Ne de olsa yıllarca çalışmış bir kadındı. Ablası sabırla onu dinledi. Konuşma sırası kendine gelince;
- Zehracığım, senin bu sınavı ne kadar kazanmak istediğini anlıyorum. Çok da emek verdin haklısın. Ama belli ki bir yerlerde bir şeyleri eksik yapıyorsun. Sürekli aynı sebepleri işleyerek farklı sonuçlara ulaşamazsın ki...
- Haklısın ama ne yapacağımı inan bilmiyorum, her yolu denedim.
- Her yolu denediğine inanıyor musun?
Bu beklenmedik soru karşında Zehra şaşırmıştı.
- Nasıl yani anlamadım?
- Buraya gelirken üzümlü kurabiye getirdin, neden?
- Çünkü; gidilen yere ikram götürmek hoş bir şeydir. Hem senin bu kurabiyeyi sevdiğini de biliyorum.
Ablası ise bunu nereden bildiğini sordu. Sohbet değişik bir hal almaya başlamıştı. Şimdi benim derdimle bu kurabiyenin ne alakası var diye içinden geçirdi Zehra. Yıllar önce Canan ablası ile bir pastane de tanışmasına sebep olan şeyin üzümlü kurabiye olduğunu hatırladı. O akşam eve misafir gelecekti. İkramlıkları dışarıdan almaya karar vermiş ve pastane kalabalık olmasına rağmen sıraya girmişti. Son üzümlü kurabiyeyi kendisi almıştı. Arkasından bir bayan "Nasıl yani kalmadı mı şimdi başka üzümlü kurabiye?" diye sormuştu. Kadın o kadar nazik ve sevimli bir ses tonu kullanmıştı ki Zehra ona dönüp, "İsterseniz ben başka kurabiyelerden alabilirim, siz bunu alın..." dedi. İkisi de gülümseyip birbirine baktılar. Ve böylece yıllarca devam eden bir arkadaşlık başlamış oldu. Zehra ne zaman Canan ablası ile buluşsa eli boş gelmez, hemen o kurabiyeden alırdı. İkisi de bu anıyı hatırlayıp gülümsedi.
- Zehracığım, başka bir şey de getirebilirdin ama hep bunu alıyorsun, ben de çok mutlu oluyorum. Çünkü benim bunu sevdiğimi ve mutlu olduğumu detayda biliyorsun ve daha önce bunu defalarca tecrübe ettin. Bir kurabiye seçimin de bile detaya dikkat edip, deneyim transferi yapıyorsun. Peki sınavlara hazırlanırken deneyim transferi yaptın mı? Mesela üç yıl önce Meltem’in bu sınavı ilk girişinde kazandığını bana söylemiştin. Detayda ne yaptığını ona sordun mu?
Zehra birden durdu. "Hayır hiç yapmadım." dedi. "Neden?" diye sordu ablası. Zehra düşünmeye başladı.
Meltem, eline bir işi aldığında o konu ile ilgili detayda hemen araştırma yapar, bilenlerin tecrübelerinden yararlanır, sonra kendi de üstüne bir şeyler katarak görevlerini yerine getirirdi. Zehra ise gurur yapar, kimseye bir şey sormak istemezdi. Hatta ara ara Meltem’e akıl vermeye çalışır; "Kızım, neden millete soruyorsun, kendin yapsana, bak millet yüzüne karşı bir şey demez ama arkandan konuşur; bu da bir şey bilmiyor der." diye onu uyarırdı. Ona sormak aklına bile gelmemişti. O bir yol gösterebilirdi. Birden annesinin bugün ona "Neden başkalarına sormuyorsun?" dediğini hatırladı. Mahcup bir şekilde "Galiba anlamaya başlıyorum." dedi ve çayını yudumlayarak düşüncelere daldı.
Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki; sürekli aynı sebepleri işleyerek farklı sonuçlar alamayız. Farklı sonuçlar için farklı sebepler gerekir. Eğer neyi değiştireceğimizi anlayamıyorsak detaya dikkat edip, deneyim transferi yapmak gerekir. Deneyim Transferi insanları hedefe ulaştıran en konforlu öğrenme metodudur.
Bazen çözüm dibimiz de olur. Ama biz göremeyiz. Gören gözlerden olmak umuduyla…
Doğru sebepler oluşturarak doğru sonuçlar yaşayabilmek, insanın kendi yaşadıklarında yapıp ettiklerini görebilmesi...Güzel yazınız ve hatırlattıklarınız için teşekkürler:)
YanıtlaSilAslında çözüm için her zaman bir yol vardır. İnsan bazen çözümün bu kadar kolay olduğunu fark edemez. Deneyim transferi yapanlar çözüme en kestirme yoldan ulaşanlardır.
YanıtlaSilİnsan doğru zannettiklerini tekrarlamaktan doğruları hiç irdelemiyor. Yaşadığı problemi içinden çıkılmaz hale getirmekten başka da bir işe yaramıyor.
YanıtlaSilNe güzel kaleme alınmış.. sonuçları beğenmiyorsan sebeplerini değiştir..
YanıtlaSilSebepler değişmedikçe sonuçlarda değişmiyor maalesef....elinize sağlık.
YanıtlaSil