Günlerdir hiç durmadan yağan kar, şehri beyaz bir örtüyle kaplamış, gökyüzü griye dönmüştü. Kar o kadar çok yağmıştı ki yollar kapanmış, arabalar hareketsiz kalmıştı. İnsanlar çabalayarak yürümeye çalışıyor, ayakları her adımda derin kara gömülüyordu. Çocuklar için ise bu beyaz örtü bir oyun alanıydı; kahkahalarla kartopu oynuyor, heyecanla kardan adam yapıyorlardı. Kimileri sıcacık evlerinden dışarıyı seyredip kahvelerini yudumlarken, kimileri işe gitmek için bu beyazlığın içinde yollarını bulmaya çalışıyordu.
Kar hem huzur hem de engel hem masal hem de sınavdı. Aynı zamanda, toprağı besleyen, ona can veren bir armağandı. Dışarıdan yalnızca soğuğu ve zorluğu hissettirse de karın eriyip toprağa karışması, doğanın kendini yenilemesine bir fırsattı.
Hayatın her anında olduğu gibi burada da zorlukla birlikte bir kolaylık saklıydı. Günler süren bu beyaz tutsaklığın ardından… Sabahın ilk ışıklarıyla gökyüzü değişmeye başladı. Gri bulutların arasından ince bir ışık sızdı. Güneş, ufuktan yavaşça yükselirken, karın üzerine vuran ışıklar kristal gibi parıldıyordu. Damların kenarlarındaki buz sarkıtları çözülüyor, yollar su birikintileriyle doluyordu. Kuşlar dallara konup ötüşüyor, sokaklar canlanıyordu.
Hayat normale dönüyordu. Karın zorlayıcı soğuğundan geçen herkes, şimdi güneşin sıcaklığını çok daha iyi hissediyordu. Dondurucu beyazlığın ardından gelen bu ışık ve sıcaklık, değerini daha derin hissettiriyordu.
Zeynep de işine gitmek için yola koyuldu. Yürürken düşündü, günlerce karın getirdiği zorluklara şahit olmuştu. Kapanan yollar, hareketsiz kalan araçlar, düşen insanlar… Ama şimdi tüm bu sıkıntıların ardından güneş doğmuş, dünya tekrar hareketlenmişti. İçinde derin bir farkındalık oluştu. Hayat da tıpkı mevsimler gibiydi. Bazen kışlar uzun ve çetin olurdu, ama sonunda mutlaka bir bahar gelirdi.
Ve insan, gerçekten var olanı ancak yoklukla sınandığında anlayabilirdi. Soğuğun ardından gelen sıcaklığı, sessizliğin ardından yükselen kuş seslerini… Zorluklar yalnızca sabır isteyen sınavlar değil, aynı zamanda içinde kolaylık barındıran birer kaynaktı.
Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki; her şey zıttıyla var edilmiştir ve zıtlıklar birbirinin hem varoluş hem de yok oluş sebebidir.
Işığın varlığı, gölgenin karanlığıyla anlam kazanır. Kış olmadan yazın sıcaklığı, hüzün olmadan sevincin coşkusu, gece olmadan gündüzün aydınlığı, ayrılık olmadan kavuşmanın heyecanı ve suskunluk olmadan sözün kıymeti bilinemeyeceği gibi…
Zıtlıklar birbirini tamamlayan parçalardır. İnsan kaybetmeden kazanmanın anlamını kavrayamaz, yorulmadan huzurun değerini bilmez. İnsanı büyüten, olgunlaştıran her şey aslında zıtlığın içindeki o gizli dengeyi anlaması içindir. Kışın sert rüzgârları olmasa, baharın ilk tomurcuklarını bu kadar büyük bir heyecanla bekler miydik?
Ve belki de insanın en büyük yanılgısı, sadece yazı, sevinci, aydınlığı ve kavuşmayı istemesidir. Oysa gerçek bütünlük, kışın da hüznün de karanlığın da içindeki hikmeti görebildiğinde ortaya çıkar. Ancak eksikliği yaşayan, tamamlanmanın ne demek olduğunu tam anlamıyla kavrayabilir.
Hayat ancak zıtlıklarıyla gerçektir...
Zorlukların önemi zıtlıklarla ne kadar güzel anlatılmış:)
YanıtlaSilTeşekkürler 🍃
Zorluklar içinde kolaylığı barındırır
YanıtlaSilIşığın varlığı, gölgenin karanlığıyla anlam kazanır. Kış olmadan yazın sıcaklığı, hüzün olmadan sevincin coşkusu anlaşılmaz. 🌸
YanıtlaSilZıtlıklar sayesinde anlam kazanıyor aslında herşey...
Hayat ancak zıtlıklarıyla gerçektir.. Kaleminize sağlık
YanıtlaSilKaleminize sağlık...
YanıtlaSilTeşekkürler 🌷
YanıtlaSilZıtlıklar birbirini tamamlayan parçalardır... Kaleminize sağlık
YanıtlaSilKışın arkası bahar. Her zorluğun sonrası ferahlık...İnsanı yanıltan sıkıntılı süreçleri hiç bitmeyecek zannetmesi..
YanıtlaSilHer zorlukla beraber kolaylık vardır.
YanıtlaSilKaleminize sağlık....Zıtlıkların içerisindeki gerçeğin çok güzel aktarımı olmuş...🌺.
YanıtlaSil