Tek sesin sessizlik olduğu, tek rengin yeşil tonları ve toprak rengi olduğu yolda yürüyor Âdem ve Havva. Sakinliğin ortama yayıldığı yerde aitlik hissini yaşıyorlardı. Konuşmuyorlardı birbirleriyle… Çünkü kendi iç sesleri ile konuşuyorlardı. Ortam sessizdi ama kendi içlerinde derin bir diyalog vardı. Kendilerini Hira mağarasına sığınmış Resul gibi hissediyorlardı. Şehre indiklerinde kendilerini yabancı hissettikleri, hatalı hissettikleri insanların arasına karışacaklardı. Bu yabancılaşma arttıkça daha çok ormana gitme ihtiyacı duyuyorlar.
Kendi iç diyalogdan ilk çıkıp sessizliği bozan kadın oldu;
“Neden insan gibi davranmıyorlar?”
“Çünkü insanların ruhu olur, onların bedenlerinde ruh yok.” dedi adam. O da tam kendi içinde bu konuyu konuşuyordu. Kendine bu soruyu sorarken eşi de aynı soruyu sormuştu. Yoldaş olarak seçtiği eşi ile gerçekten aynı yolda olmaları aynı şeyleri dert edinmiş olmaları, aynı konuda düşünmeleri hayatını daha da kolaylaştırıyordu Adem’in.
Eşi ile tanıştığında ilk insanın yoldaşı Havva olduğu gibi kendi yoldaşının da isminin Havva olduğunu nereden bilebilirdi.
Ardından yeni bir soru geldi Havva’dan; “Ama bedenleri hareket ediyor.”
“Ruh sadece bedeni hareket ettirmez…
İçleri taşlaşmış bu insanların, ruhları küçüldü içerde” dedi Adem. Ve ekledi “Egolarından yer kalmadı ruha…”
“Çok yazık… ziyan oldu” dedi Havva. “Peki ruh… Ruh ne ister?” diye sordu yine.
Sorulardan sıkılmadan cevapladı Adem; “Ruh sahibine ulaşmayı ister…”
“Ruhun sahibi ruhu taşıyan beden değil mi?”
“Ruhun sahibi bedenin de sahibidir.” dedi adam ve uzaklara daldı... Kendi iç diyaloğuna geri döndü ve sordu kendine;
Kendi ruhu ne diyordu?
Sahibine yaklaşmış mıydı?
“Elbette bana döndürüleceksiniz” derdi sahibi…
Ama nasıl dönecekti… Mutlu bir şekilde mi mutsuz bir şekilde mi?
Peki… Şuan mutlu muydu?
Mutluluk ne demekti?
Adam kendisiyle mutluydu… Mutlu olmak için bir materyale ihtiyaç duymuyordu mesela. Kendi kendine bir şey yapmadan da kendini keyifli hissediyordu. Eşi ile de o yüzden evlenmişti. Havva da öyleydi. Bir insana ya da bir eşyaya ihtiyacı yoktu mutlu olmak için. O sürekli mutluydu zaten… En zor dönemler yaşasa da o tebessüm etmeye devam ediyordu. Birçok insanın şikayet edip zamanını üzülerek geçirirken Havva sanki güzel bir gün geçirmiş gibi gününü geçiriyordu o sarp yokuşlar döneminde… Havva gibi bir insanla hayatı yaşamak kolaydı, sürtüşme olmuyordu. İnsanlar Havva ile arkadaş olmak isterdi çünkü neşeliydi. İnsanlar neşeli insanların etrafında bulunmak ister. Adem de bu yüzden Havva ile yoldaş olmak için hayatını onun hayatı ile birleştirmeyi teklif etmişti Havva’ya. İki mutlu insan mutluluklarını birleştirmişlerdi. Süper güce sahip olmuşlardı sanki… Adem ve Havva’nın gittiği yer neşelenir, canlanırdı. “Havva ile dünyada yaşadığı mutluluğu ahirette de yaşamayı isterim” diye düşündü.
Sonra aklına bir cümle geldi daha önce duyduğu; “Eğer dünyada mutluysa insan ahirette de mutlu olur. Dünyada mutlu olmasını bilmemişse ahirette de mutlu olamaz. Dünyada nasılsa ahirette de öyle olur…”
Adem Havva’ya baktı. Havva da gökyüzünü izliyor ve gülüyordu. Eşinin ne düşündüğünü anlamıştı. Çünkü gökyüzüne bakarken tek bir şeyi düşünürdü Havva. Adem de gökyüzüne baktı ve izlediler birlikte tüm hayatı izledikleri gibi….
Adi gibi güzel bir makale kaleminize sağlık... Dünya kurulduğu gunden bu güne değişmeyen şey gerçek Mutluluk olsa gerek 😊
YanıtlaSilSelam olsun o sarp yokuşta tebessüm edebilenlere... Emeğinize sağlık hocam ne güzel bir yazı olmuş maşAllah 🌿
YanıtlaSilMutlu olabilenlerden olmak duası ile…
YanıtlaSilOkurken aralarındaki o tatlı huzuru hissettim :) elinize sağlık 🌸
YanıtlaSilBende..:)) teşekkürler tebebsüm ettiren yazı için..
SilHer ruhun sahibi aynıyken herkesin ruh eşini yana yakıla araması ne tuhaf...
YanıtlaSilHerkesin yürüdüğü bir yol var ve varmak istediğ bir yer... O yolu yürürken doğru eş seçtiğinde gerçekten mutluluk oluyor ve yol zor gelmiyor.
YanıtlaSil“İki mutlu insan mutluluklarını birleştirmişlerdi. Süper güce sahip olmuşlardı sanki…” Bazen 2+2, 4ten çok daha fazlası eder. Bu da belki ilişkilerin bereketidir.
YanıtlaSilÇok güzel bir yazıydı. Elinize, kaleminize, yüreğinize sağlık 🌷
Bizler de inşALLAH gökyüzüne onlar gibi bakabilir, onlar gibi düşünebiliriz...
YanıtlaSilGüzel bir yazı olmuş ellerinize sağlık 😊🌿
YanıtlaSilGerçekten insanın kendi mutlu olması gibisi yok.. Helebunun mümkün olduğunu herkese söylememiz lazım... Duymayan kalmasın.! :)
YanıtlaSilİnsan en çok mutluluğu nerede arıyorsa orada bulamayacaktır.
YanıtlaSilİnsan dünyada mutluysa ahirette de mutludur... "gerçekten mutlu insan olmak" bunu bu dünya da başaran ahirette neden olmasın...🕊️
YanıtlaSilAllah böyle bir yolda kböyle bir yoldaşla yürümeyi nasip etsin ☺️🤲
YanıtlaSilSüper güç nasıl olunurun yazısı 💛 İstekleri için değil, amaçları için birleşenlerin ahvali, akıbeti... Nasip olsun inşaAllah🌸
YanıtlaSilAsıl mesele Adem ile Havva olabilmekte galiba...
YanıtlaSilKonuşmadan aynı şeyi düşünmek, aynı şeyi merak etmek ne kadar güzel. Gerçekten bu ilişkiler daha akıcı oluyor... Verilmeyene değil de verilene bakıp mutlu olanlara selam olsun :)
YanıtlaSilKaleminize sağlık...
Mutlulukla ilgili yazıyı okuyunca da ve tarifini öğrenince de insanın kendini mutlu hissetmesi Ümitli hissetmesi ne güzel bir duygu...çok güzel aktarmışsınız ellerinize sağlık✨
YanıtlaSilHer şeye rağmen modumuz: 😊😊😊
YanıtlaSilteşekkürler
YanıtlaSilDünyadayken cennete yakışmak; ruhun asıl sahibini hep hatırlamak ve onun bu dünyada sana verdiklerinden mutlu olmaktan geçiyor...
YanıtlaSilHiçbir materyale ihtiyaç duymadan içinden gelen mutluluk… işte gerçek olan bu…
YanıtlaSil“Eğer dünyada mutluysa insan ahirette de mutlu olur. Dünyada mutlu olmasını bilmemişse ahirette de mutlu olamaz. Dünyada nasılsa ahirette de öyle olur…” ne kadar da manidar.. Kaleminize sağlık
YanıtlaSilGözlerim dolarak okudum 🥲🥹
YanıtlaSilne güzel bir yazı☺️ kaleminize sağlık
YanıtlaSilHuzur dolu bir an… birbirine değil de beraber bakmak hayata… böylece birbirinin sevgi rızkı olmak… elinize sağlık
YanıtlaSil