Anne olmak...
Dünyanın en merhametli canlısı. Dokuz ay karnında taşı, bulantısı, kilosu, hormonu, ağrısı, sancısı...
Doğumdan sonra bitiyor mu? Yok, nerede bitsin o zaman başlıyor.
“Karnı doydu mu?”
“Gazı çıktı mı?”
“Altı temiz mi?”
“Uyurken nefes alıyor mu?”
“Aman bak geldi yine öptü çocuğumu! Mikrop kapacak yavrum”
Az büyüdü, yürüdü...
“Düştü, düşecek!”
“Sivri şeyleri kaldıralım, bak kafasını çarpar.”
“Bunu ortalıkta bırakmayalım, ağzına alır.”
Okula başladı...
“Aman çocuğum terli terli su içme.”
“Öğretmenini dinle, ödevlerini yaptın mı?”
“Bizim çocuk matematikten pek anlamıyor, aslında öğretmenini sevse yapar da...”
Bu liste uzaya doğru gidiyor. Hatta koca adam olup yuva kursa da;
“O benim gözümde daha çocuk çocuk!”
Anne olmak kolay değil. Kalbi kendi vücudunun dışındaki bir canlı için de atıyor. Her an iyi olsun, üzülmesin, ayağına taş değmesin yavrusunun ister anneler. O mutlu olsun da...
Mutlu bir çocuk yetiştirmek için ne gerekir?
Peki mutluluk nedir?
O an yüzünün gülmesi mi? Üzülmemesi, canının yanmaması mı?
Gerçek mutluluk anda mı olur, toplamda mı?
Çok istediği oyuncağı aldım, ağzı kulaklarında bir hafta sonra yüzüne bile bakmıyor. Oyuncak müzesine döndü evimiz..
“Anneeee! Canım çok sıkıldı.” “Gel yavrum nasıl bir etkinlik yapmak istersin?” Bütün işler beklesin, problem değil...
“Bu öğretmen hiç çocuk ruhundan anlamıyor mu? Çocukla hiç birebir ilgilenmiyor! Ama bizimkisi hassas bir çocuk, böyle olmaz ki...”
“Yok yok, söylemeyelim bu kötü haberi çocuğa. Bilmesin çok üzülür, travma kalır. Birini ağlarken görürse gözüne toz kaçmış deriz.”
Üzülmesin, incinmesin, mutlu olsun diye yaptıklarımız sadece o anı kurtarmak için mi yoksa çocuğumu toplamda yetiştiriyor mu?
Olumsuz süreçlerin hepsini önünden kaldırayım, olumlu her şeyi tüm imkanları önüne sereyim. Bu işin sırrı bu mu?
Hayatın gerçeği bu mu?
Benim davrandığım gibi mi davranacak hayat ona?
Öğretmeni terleyince atletini mi değiştirecek sınıfta?
Arkadaşı “Tamam, sen yeter ki üzülme bütün oyuncaklar senin olsun” mu diyecek?
“Özgüveni kırılmasın, düşük not aldığını söylemeyelim” mi diyecekler?
Hayatta hiç üzülmeyecek olumsuzluk yaşamayacak, incinmeyecek mi? Ya da her üzüldüğünde onu teselli edebilmek için yanı başında annesini mi bulacak?
Bunların cevabı hepimiz biliyoruz. O zaman neden bunlar hiç hayatta yokmuş gibi bir fanusta büyütüyoruz çocuklarımızı?
O zaman neden üzülmesin, incinmesin, mutlu olsun diye çabalarken; üzüntüyle başa çıkabilsin, düşünce tekrar kalkabilsin, mutlu olmak için bir imkana ihtiyaç duymasın diye uğraşmıyoruz?
Nasıl ki insan bağışıklık güçlenmezse en ufak bir mikropta hasta olur; problemlerle baş edip çözüm marifeti geliştirmezse de en ufak olumsuzlukta dağılır.
Bağışıklığı güçlendiren şey ise o fanustan adım adım gerçek dünyaya çıkabilmektir.
Bağışıklığı güçlendiren şey ise o fanustan adım adım gerçek dünyaya çıkabilmektir... Rabbim nasip etsin..
YanıtlaSilYetiştirenlerden olabilmek duasıyla…
YanıtlaSilİnsan çocuğunu gözünden sakınmak istiyor, ayağına taş değmesin istiyor. Asıl mesele o fanusun dışı aslında… Asıl mesele o taşı kaldırabilme kabiliyetine sahip olan birey yetiştirmekte…
YanıtlaSilHer kelimenin aynı olmadığı şu dönemde… Anneliğin hakkını verdirene binlerce kez şükürler olsun…
YanıtlaSilAnne.. ne anlamlı ne büyük bir kelime… Kelimenin anlamını yaşatanlardan olabilmek dileğiyle…
YanıtlaSilHayatta olaylara karşı dirayeti yüksek olan çocuklar yetiştirmek dileğiyle…😊
YanıtlaSilNeredeyse her annenin yaşadığı duruma farkındalık getirdiğiniz için teşekkürler..
YanıtlaSilÇocuklarımızı büyütmekten öte yetiştirebilmek kıymetli olan. Onları büyütüyoruz ama gelecek için hazırlamıyoruz. Çocuk en ufak zorluk karşısında ne yapacağını bilemiyor.
YanıtlaSilFarkındalık oluşturan bir yazı. Teşekkürler.
Annee..2 heceli, bir çırpıda söylediğimiz, en çok kullandığımız kelime. .anlamı ise anlatılsada anlatılamayan...cennetin anahtarlarından..kıymetini pek anlayamadığımız..
YanıtlaSilÇocuklarımıza zorlukları kolaylaştıralım derken gerçek hayata güçsüz bir şekilde hazırlamış oluyoruz aslında...
YanıtlaSilFarkındalık oluşturan bir yazı olmuş.
Teşekkürler 🍃
Hepimiz mutlu, başarılı, güçlü olmak istiyoruz. Peki istemek yeterli mi? Nasıl mutlu olunur? Nasıl başarılı olunur? Ne olmak istiyorsam karşılığını vermek gerekir. Savaşmadan nasıl savaşçı olabilirim ki? Antrenman yapmadan sporcu olabilir miyim? Yürümeyi öğrenmek için bile kaç kere düştük kalktık? Hiç üzülmeden, yorulmadan, kırılmadan, zorlukları görmeden nasıl güçlenirim? Hayatın gerçeklerini kabul etmek ve cam fanustan çıkmak lazım.
YanıtlaSilemeklerinize sağlık..yetiştirmek nasıl oluru düşündüren bir yazı..
YanıtlaSilÖnemli olan dünyaya bir çocuk getirmek değil, onu hayata hazırlayıp problemlerine çözüm üretebilecek şekilde yetiştirmek. Çok önemli bir konuya değinmişsiniz, teşekkür ederiz...
YanıtlaSilÇocuk yetiştirme de hayatımızın bir kısmı. Diğer kısımlarda ne yapıyorsak burda da öyle yapıyoruz haliyle. O işin yasasına göre değil kendi nefsimize göre...
YanıtlaSilAllah içimize o sevgiyi verdi diye evlatların yapması gerekenleri biz yapıyoruz. Zayıf, kendine yetmeyi bilmeyen, sürekli şikâyet eden nesiller yetiştiriyoruz. Elinize sağlık... Çok düşünülesi bir konu.
YanıtlaSilProblemlere çözüm bulma marifetine geliştirmek.. Ne kadar önemli bir noktaya değinmişsiniz farkındalık oluşturan yazınız için teşekkürler 🌸
YanıtlaSilKaleminize sağlık
YanıtlaSil