
Baharın gelişiyle ardı arkası kesilmeyen sınavlar silsilesi başlamıştı. Gökyüzü alabildiğine mavi, çiçekler cıvıl cıvıldı. Mayıs’ın ilk haftalarıydı, okulların kapanmasına çok bir şey kalmamıştı. Sona yaklaştığını bilince artık okula giderken daha az şikayet ediyor, motivasyonunu daha yüksek tutmak için çabalıyordu Efe.
Öğretmeni Efe için birkaç yıldır mücadele vermiş, mücadelesinin meyvesini o yıl alabilmişti. Artık daha olumlu düşünen, derslere daha aktif katılan, ödevlerini daha düzenli yapan bir öğrenci kıvamına gelmişti. Günlük soru çözmeyi de ihmal etmiyordu. Öğretmeni haziranda sınavlara girmesi gerektiğini ve bu sınava da son süreçteki durumunun yansıyacağından emin olduğunu söyledi. Efe’nin yüzü kızarmış dev gibi çocuk resmen içine kaçmıştı. "Yok hocam asla girmem" dedi. “Ben sınavlara girecek kadar hazır değilim, giremem, hem girsem yapamam, yapsam yol alamam…” Duyguları aktifleştikçe daha değişik konuşmaya başladı. Hocası onu ne kadar teşvik etse de tam zıddındaki söylemleri hiç bitmedi. Tüm sınıf sınava girecekti, başvurularını hocalarının desteği ile yapmışlardı. Efe yok diyor başka bir şey demiyordu. Bir sürü sebebi varken, tutunacak hiçbir sebebi yokmuşçasına davranıyordu. Öğretmeni de daha fazla ısrar etmedi. Gireceği sınav hem kendini ölçmesi için iyi bir denemeydi, hem de akademik ilerleyişi adına yol almasını sağlayacaktı. Ama Efe çoktan hayırları yoldaş etmişti kendine.
Hocası "O kadar emeğin var, istersen bir düşün başvuru yapma ama düşün’’ diyebildi. Efe o kadar aktifti ki bilinç veremiyordu, direk ret vererek konuyu kapatıyordu. Önemli kararlar alırken insan neden böyleydi ki.. Halbuki biraz sakin kalabilse, sebeplerini sıralasa, yarınlar için şimdiyi değerlendirse o an kayıt olabilirdi. Kaybedeceği bir şey yoktu ama kazanacakları çoktu. Efe en yakın arkadaşı Mete ile o akşam buluştu ve hemen yine aynı cümle "Ya kazanamazsam?”

Konuşurken Mete konu ile ilgili yorum katmadan sadece kısa sorular yöneltti, soruları cevapladıkça Efe sakinleşmeye başladı. Sınavın önemi ile yüzleşti, emeklerinin bir meyvesi adına bu sınavın ne kadar kıymetli olduğunu düşündü.
- Girmezse kendini nasıl ölçme değerlendirme süzgecinden geçirebilecekti?
- Hedefi faydalı bir mühendis olmaktı, gireceği sınavlardan kaçarak nasıl hedeflerine ulaşabilecekti?
Sınav kaygısının artmasıyla asıl odaktan uzaklaştığını fark etti. Aslına bakılırsa hayat başlı başına bir sınav değil miydi ?
Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki; Karar verirken duyguların pasifleşmesini bekle.
İşte insan emek vermesine rağmen duvar örmeye başlayınca sonrasında onu yıkması çok güç oluyor. Hal böyle olunca hedef treni de kaçıveriyor. Duygularına yenik düşmek, anlık kararlar vermek tüm hayatına mal olabiliyor. Ya kazanamazsam, ya beceremezsem, ya yetişemezsem, ya konuşamazsam sonra hiçbir şeyin önünü alamıyor.
Ya kazanamazsam değil; hedefime ulaşmak için hangi sebeplerime konsantre olsam, dediğinde tüm tuzakları zıt yöne çevirebiliyor.
Bilinci her daim açık olan, treni kaçırmayanlardan olmak duası ile…
Başarıya ulaşmak için duyguları pasifleştirip bilinçle karar verenlerden oluruz inşALLAH... Kaleminize sağlık...
YanıtlaSilİnsan sonuçları düşünmekten sebeplere odaklanamıyor... Hâlbuki sonuçları değiştiren sebeplerdir. :)
YanıtlaSilTeşekkürler 🍃
Kaleminize sağlık.. Sebeplere odaklanabilenlerden olmak duasıyla...
YanıtlaSilİnsan kendine duvarlar örüyor. Tüm engel zihnimizde aslında. Bu da sonuç isteğinden kaynaklanıyor galiba. oysa ki sebeplerini oluştursa, sonuç zaten gelecek.
YanıtlaSilİnsanın duyguları pasifleştikçe bilinci de açılmaya başlıyor. Sebeplerine konsantre olmaya başlıyor. Sonucu oluşturduğu sebeplerle dizayn eden olabiliyor.
YanıtlaSilYa kazanamazsam değil; hedefime ulaşmak için hangi sebeplerime konsantre olsam, dediğinde tüm tuzakları zıt yöne çevirebiliyor.
YanıtlaSilDuyguları aktif olunca insanın bilinci kapanıp,sağlıklı kararlar alamıyor. Duygularını aktifleştirmeden yaşadıklarını değerlendirebilmek önemli. Bilinci her daim açık olabilenlerden olabilmek dileğiyle... Kaleminize sağlık 🌸
YanıtlaSilDuygular aktifleştiğinde bilinç kapanır. Emeğinize sağlık🌿
YanıtlaSilİnsan duyguları aktifken neyin doğru neyin yanlış olduğu ölçemiyor. Biraz sakinleşip düşünmeye başladığında bilinç açıldığı için kararları daha isabetli oluyor.
YanıtlaSilBu güzel yazı için teşekkürler...
İnsan sonuçlara odaklandıkça duygularıda aktifleşiyor..ve beklentiside ona göre şekilleniyor..oysa insan sebeplere konsantre olduğunda ..şimdi ne yapabilirim dedikçe motivasyonuda artıyor. .
YanıtlaSilİnsanın keşke pişmanlığı duygularını yönetememekte. Sebep sonuç ilişkisi kurabilecek bir sakinliğe ulaşabilirse insan daha doğru kararlar verebilecek. Emeğinize sağlık
YanıtlaSilKaleminize sağlık 🌸
YanıtlaSilKazanamamak korkusu ve kaygısı insanın Bütün hayatına mal olabiliyor. İnsanın bilinci kapandığında karamsar oluyor.. kazanamazsam da sonunda ölüm yok ki diye düşünemiyorum. Sanki rezil olacağım gibi duyguya kapılıyor insan..
YanıtlaSilGirdiğinde kazanamasın ne olur ki onu düşünemiyorum bilinç kapalı olduğu için...
İnsanın en büyük düşmanı yine kendisi kaleminize sağlık hocam..
Çok anlamlı bir yazı olmuş, teşekkürler
YanıtlaSilSınav varsa kazanmak da var kaybetmek de ama öyle güzel kaybedişler var ki insana yine kazandırıyor.. kaleminize sağlık 💐
YanıtlaSilBir zamanlar biz de böyle sınavlar derdindeydik :) meğer daha büyük dertlerimiz varmış farkında değilmişiz..
YanıtlaSilDuyguları aktifleşmeden sebeplere konsantre olup, doğru sebepler oluşturabilmek için çabalamak çok kıymetli, hatırlattığınız için teşekkürler
YanıtlaSilNe kadar kıymetli bilgiler...Kaleminize sağlık.
YanıtlaSilSen sadece sebeplerden sorumlusun. ..
YanıtlaSilSebeplerini güzelleştiriyor olmak, sonuçlarla ilgilenmemek güzel olan, kaleminize sağlık 🦋
YanıtlaSil