“Artık dünyamız küreselleşti bir tıkla avucumuzun içinde!”
“Amerika’daki insanla buradan görüntülü görüşüyorum, uzaklar yakın oldu.”
“Herkes her şeyden haberdar, dünya küçüldü desek yeridir.”
“Çin’de bir kadın yediz doğurmuş”
“Antarktika’daki penguenlerin göçü başlamış”
“Kuzey ışıklarını bu yıl o ünlü oyuncu sevgilisiyle izlemeye gitmiş”
Hooop hepsi benim önümde. Görüyorum, merak ediyorum, izliyorum. Hatta çift tıklayınca kalp bile gönderiyorum.
Her şeyden haberdar olan dünya halkı aylardır devam eden zulümden, savaştan, öldürmeden, aç bırakmaktan, tecavüzden, işkenceden, işgalden, vahşetten, soykırımdan habersiz olabilir mi? Böyle bir şey mümkün mü?
Yok canım! Herhalde değildir… O zaman burada bilinçli bir -susma- , -duyarsızlaşma-, -tepkisizlik- var. O zaman burada bir -tercih- var.
Tercih ettiğim şey bu zulüm karşısında yokmuş gibi davranmak mı?
Aç olan insanlara inat o markalardan karnımı tıka basa doldurmak mı?
Ölen bebeklere rağmen o kahveden vazgeçememek mi?
Soğukta uyuyan evsiz insanları göre göre deterjan konforumu bozmamak mı?
Benim tercih ettiğim şey ne?
Gözümün önünde olan, tüm açılarıyla apaçık olan bu zulüm karşısında neden susuyorum?
“Ne etkisi olur ki benim yaptığımın..” mı diyorum?
“Zaten ne yapabilirim ki?” diye mi düşünüyorum?
İnsan istese öyle çok şey yapabiliyor ki…
Her güçlünün bir zayıf noktası vardır. O zayıf noktayı bilip oraya baskı yapıldığında bir süre sonra zulmeden pes etmek zorunda kalır. Bunun için karşımızdaki zalimin zayıf yönlerini bilmek, açık etmek gerekir. Ve ümit kesmeden haklı protestomuza devam etmek…
Sabırla, azı küçümsemeden…
“Ben ne yapabilirim ki!” demeden.
“Karşımızda dünya güçleri var, çok güçlüler.” yanılgısına kapılmadan.
Koskoca dev olan Calut’u bir hamlede yenmedi mi Davut?
Küçük Ebabil kuşları büyük filleri yenilmiş ekin gibi yapmadı mı?
Yenilmez sandığım ne varsa yaratılanlarda, hepsinin bir güçsüz tarafı elbet var…
Bunu görüp cesaretle ses çıkarmak, hareket etmek gerekmez mi?
Rahatımdan vazgeçmeli, gözümün önündeki zulmü dert edinmeli değil miyim?
Dünyamız küreselleşti de kalplerimiz mi köreldi?
Zulmü kulaktan kulağa duymuyorum birebir görüyorum artık. Gerek avucumun içinde, gerekse gözümün önünde kocaman ekranda…
Bir parmak hareketiyle kaydırdığım için, bir tuşla kapattığım için o zulüm olmamış mı sayılıyor?
Ben kapatınca oradakiler yaşamıyor mu hala o acıları?
İnsan kendine sormalı rahatım eksilmesin diye insanlığım eksiliyor olabilir mi?
Küresel dünyanın bireysel insanı; görmeye, duymaya, bilmeye rağmen susmaya devam mı?
Firavun, Nemrut da kendi dönemlerinin süper güçleriydi. Kendilerini yenilmez sanıyorlardı. Biri sarayında büyüttüğüne, diğeri bir sivrisineğe yenik düştü. Bugünün süper gücü dediklerimiz zulümü işleyenler oldukları için yenilmeye mahkum. Çünkü tek bir galip olan var. O'nun tarafında olanlar mutlak manada kazananlardır.
YanıtlaSilTüm yaşananlar olduğu gibi çok etkileyici bir anlatım ile kaleminize satırlara dökülmüş... İnsanoğlu tüm yaşananlar an be an gözünün önündeyken duyarsız, tepkisiz malesef. Bir olmak haksızlıklar karşısında durup hakkı savunabilmek dileğiyle, tıpkı insan olmanın gerektirdiği gibi. Kalemimize, yüreğinize sağlık ...
YanıtlaSilİnsan yanlışa doğru dediğinde doğruya da yanlış demeye başlar..
YanıtlaSilGerçeğe göre tepki verebilmek dileğiyle..
Teşekkürler 🍃
Gözümüzü kapatınca da olanlar olmaya devam ediyor...Demek ki duymamak veya bilmezden gelmek çözüm değil. İnsanlığımızı kaybetmemek için görmek, duymak, bilmek zorundayız...
YanıtlaSilBu dünyada insanın en çok ihtiyacı olan ve günümüzde en az olan şey bilinç açıklığı. RABBim hepimize gerçekleri duymayı ve sonrasında duyurmayı nasip etsin🤲🏻🌿
YanıtlaSilUmut herkesin ekmeğidir… Ne güzel katıktır…
YanıtlaSilDünyamız küreselleşti de kalplerimiz mi köreldi? Evet, bir başka deyişle sahteye yaklaştıkça gerçekten uzaklaştık…
YanıtlaSilNemrut'u deviren de bir karınca değilmiydi? İnsanın tarafını belli edebilmesi ne kadar kıymetli.
YanıtlaSilAzı küçümsemeden her daim sabırla tepki vermek... Zulme karşı susmamak... Yönümüzü belli etmek... Emeğinize sağlık hocam ne güzel bir yazı olmuş🌿
YanıtlaSilİnsan geçici olan bu dünyada kalıcı zannedince kendini onlar ölücek ben kalıcam sanıyor haklı olarak... Birileri şerefiyle ölürken ben zulmü seyrederek yaşamışım o nasıl yaşamaksa...
YanıtlaSilİnsanoğlunun gerçeğe karşı en çok kullandığı kelimeler..görmedim..duymadımm...bilmiyorum..Oysa gerçek gerçekleşir...Kalplerdekiler elbet açığa çıkar.
YanıtlaSilGerçekten bu soruya cevap gerekli.. kalplerimiz mi körleşti? :(
YanıtlaSilKaleminize sağlık🌸
Görmeye, duymaya , duyurmaya niyetliyiz inşaAllah, karıncanın dediği gibi”Yönüm belli olsun!”
YanıtlaSilİnsan gerçeğe gözünü kapattığında gerçek yok olmuyor... Sadece gerçeğe gözünü kapatan kör oluyor.. Bana ne demek yerine ne yapabilirim demek insanı hedefe götürüyor..
YanıtlaSilKaleminize sağlık hocam.
Bir gerçek bu kadar güzel kaleme dökülebilirdi. Emeğinize sağlık. Daha sesli bir şekilde durmadan sesimizi duyurmaya devam inşallah 👏
YanıtlaSilErtelediğim her şey önüme geliyor. Eğer ben tepkimi küçük diye önemsemeyip koymazsam, ileride daha büyük bir tepki koymak zorunda kalabilirim. Ama o zaman da etkisi az olur. Şimdi koyduğum tepkinin etkisi büyük iken sonra koyacağım tepki büyük olmasına rağmen etkisi küçük olacaktır. Emeğinize yüreğinize sağlık...
YanıtlaSilİnsan umudu kadar yükselebilir çünkü o ümidi var diye bir şeyler yapmaya çabalar, o hareketi devam ettirir o çoğu zaman da ulaşır.. teşekkürler, kaleminize sağlık🌹
YanıtlaSilİnsan kendine sormalı rahatım eksilmesin diye insanlığım eksiliyor olabilir mi?
YanıtlaSilZulmü kulaktan kulağa duymuyorum birebir görüyorum artık. Gerek avucumun içinde, gerekse gözümün önünde kocaman ekranda…
YanıtlaSilBir parmak hareketiyle kaydırdığım için, bir tuşla kapattığım için o zulüm olmamış mı sayılıyor?
Kaleminize sağlık...
YanıtlaSil