
Yoğun bir haftanın ardından evin yolunu zor buldu Aylin. Her güne uyanışıyla pencereye koşar, odasını havalandırır, gökyüzüne ve karşı çatıdaki martılara tebessüm ederdi. Onlarda güne çoktan başlamış diye geçirirdi içinden, bu onu daha da motive ederdi. Sabahları uyandığı gibi limonlu suyunu içer, alarmını hep on dakika önceye kurar, hiç sağa sola dönmeden ışık hızıyla güne başlardı. Evdekiler “Neden bu kadar erken kalkıyorsun?” diye sorunca da; “Geç kalma riskini çok göze alamam, patronum malum” der geçiştirirdi. İşe ulaşmak için olanca mücadele verir, her güne zorlu başlayınca bir şekilde çözülmesi zor problemlere cevaplarını bulur, sorumluluklarını yerine getirir gününü tamamlardı.
İki patronu vardı Aylin’in. Ancak herkesin çok sevdiği, model aldığı Haluk Bey bir süredir rahatsızlığı sebebiyle işe gelemedi. Kardeşi Nejat Bey ise en donuk yüzüyle her gün hazır bulunurdu. Şirkette çok iş yapmaz, sadece emirler yağdırırdı. Her gün sayısız baskı verir, verdiği görevlere gün içerisinde hep yenisini eklerdi. İnsanları dinlemeyi hiç sevmezdi. Kendi bildiğini okuma noktasında ustalaşmış, şirkette çalışanlar tarafından çok hoş bulunmayan tavırları ile dikkat çekerdi. Yıllardır kendini çok açık etmemişken birden gerçek yüzünü kardeşinin gelemediği o toplantıda gösterdi. Şirketi kendi tırnakları ile zamanında beraber iki kardeş kurmuşlardı. Fakat süre içerisinde Nejat birilerini çiğneyerek yahut yok ederek büyümenin masum olduğu fikrine kendini ikna etti. Şirket sahibinin artık kendisi olduğunu söyledi, Haluk Bey ile ilgili tek haber vermedi.
Toplantı sonrası kimse ne diyeceğini bilemedi. Aynı bakış açısına sahip çalışanlar bir araya geldi ve konuya ortak bilinç verdi. Yıllardır eve ekmek götürdükleri rızık kapısı acaba doğru kapı mıydı? Haluk Bey yokken burada kalmak doğru bir karar mıydı? Büyük mercekten bakmaya başlayınca her şey gün yüzüne çıktı. Atılan maillerin, şirket verilerinin, son görüşmelerin analizi yapıldı. Tüm işleri Haluk Bey döndürebilirken, Nejat Bey kötülük dışında hiçbir hamle yapmamıştı. Meğer bunu kaldıramadığı için Nejat, Haluk’un şirketle ilişiğinin kesilmesi adına tüm sahte verileri kendi eliyle hazırlamıştı. Sürecin başından sonuna kadar durumu değerlendirmek, zayıf yönlerini analiz etmek nasıl da puzzle’ın parçalarının birleşmesini sağladı. Tabi hepsinin bu noktada artık tarafını belli etmesi gerekliydi.
Az ile yetinen, huzurlu çalışma ortamı arayan, gelişmeyi üretmeyi seven ama bunu birleşerek el ele yapmak isteyen, şirketin büyümesi ya da çeşitlenmesi derdinde değil mevcut rızık teknesinin sürekliliğini sağlamak için mücadele vermek isteyen tüm çalışanlar verdikleri ortak bir kararla istifa etti. Nejat Bey neye uğradığını şaşırdı, kimseyi dinlemeyi sevmeyen o adam insanlarla görüşme talebinde bulundu ama çok geç kaldı. Şimdi ne olacaktı?
Önce kardeşini, sonra tüm verimli çalışanlarını kaybetti. Kendisinin hiçbir çözüm becerisi yokken, şu ana kadar hiçbir yük almamışken, bu şirket nasıl devam edebilecekti? Sadece odasında oturup kahvesini yudumlamak, günlük gazetelere göz gezdirmek, film izlemek, hırslarına yeni hırslar eklemek ona göre güzeldi şimdi ne yapacaktı? Çalışanların odalarına girip düşünceli düşünceli dolaşırken, masalardan birinde bir not buldu. “Bu hayatta her seçim, aynı zamanda bir vazgeçiştir” yazıyordu notta...
Bu her iki taraf için bir seçimdi, ve aynı zamanda çoğu şeyden de vazgeçildi... Kimisine ilaç gibi geldi, kimisine ceza, kimisine cevap... Çünkü herkes er geç yapıp ettiğinin karşılığını görecekti. Nejat’ta illaki oluşturduğu sebeplerin sonuçlarıyla yüzleşecekti. Mesele insanın kendi hayatına büyük mercekten bakabilmesiydi. Ancak Nejat bunu zamanında yaptığı seçimlerle ne yazık ki başarabilmiş değildi... Ve şimdi, bugüne kadar yaptığı seçimleriyle beraber, vazgeçtikleriyle de yüzleşme zamanı gelmişti...
Her seçim aynı zamanda bir vazgeçişse, o halde insanın sürekli iyi seçimler yapan, iyi tarafta olabilenlerden olması gereklidir. Doğru ve güzel seçimler yapıp, kötüden vazgeçenlerden olabilmesi fazlasıyla kıymetlidir...
Ne kadar güzel bir yazı, insanı rahatlatan bir cümle...
YanıtlaSilYapılan haksızlıklara, yapılan kötülere nasıl tepki göstereceğimizi de gösteren bir yazı aynı zamanda...
Hiçbir şey karşılıksız kalmıyor...
"İyiliğin karşılığı ancak iyilik değil midir?" Ayeti geldi aklıma:)
İnsan seçimlerinin sonuçlarını yaşıyor. Bu sebeple neyi seçiyoruz, neyden vazgeçiyoruz. hassas irdelemeye, nötr olmaya gayret etmek gerekiyor.
YanıtlaSil''Doğru ve güzel seçimler yapıp, kötüden vazgeçenlerden olabilmesi fazlasıyla kıymetlidir... '' Ne kadar kıymetli bir strateji
YanıtlaSilİnsanoğlu her an bir seçim yapıyor. Önüme gelen bir içeceği sabah erken kalkıp kalkmayacağımızı biz seçiyoruz aslında. Çok güzel bir yazı olmuş, ellerinize sağlık🌿
YanıtlaSilHayatımıza yön veren seçimlerimiz..
YanıtlaSilHer seçim bir vazgeçiştir....
YanıtlaSilAma insan seçim yaparken tamamen kazansın ister. Her şey elinde olsun.
Her şeyin bir avantajı ve dezavantajı var. Dolayısıyla insan kendi hayatına istediği avantajı dezavantajı seçebilir...
Çok anlamlı bir yazı olmuş teşekkürler 🍃
İnsan seçimlerini nasılda düşünmeden yapıyor. Her seçimle elini hangi taşların altına soktuğunu bilmeden ya da umursamadan...Seçimlerimizin önemini ve kalitesini arttırabilmek dileğiyle..Teşekkürler..
YanıtlaSilİnsan hiç risk almadan, rahat ederek eli cebinde maalesef doğruya, güzele ulaşamıyor... Seçtiklerine yaklaşırken, seçmediklerinden de uzak olması gerektiği... Ne için, neyden vazgeçtiği ne güzel kalem almışsınız...
YanıtlaSilTeşekkürler 🤍
Çok güzel bir yazı olmuş, elinize sağlık.
YanıtlaSilSeçtiğimiz şey, bizi bir bir şeyden de uzaklaştırıyor. İyi bir şey bedel istiyor, güçlü vazgeçişler istiyor.
YanıtlaSilNelerden vazgeçtiğine bakarak seçim yapan iyiye yaklaşır
YanıtlaSilRabbim seçimlerimizi bilinç açıklığıyla hayra yaklaşıp zarardan uzaklaşarak yapmayı nasip etsin …
YanıtlaSilİyilik yapan iyilik bulur.
YanıtlaSilPeki ya kötülük yapan? Toplamda kendisini nereye götürür? Kazandım sanır ama çok büyük kaybetmiştir…
Asıl mesele istemek değildi...Neyi ne kadar istediğin ve bunu hangi yolla karşıladığındı. İnsanların çoğu yine yanıldı...Kaleminize sağlık..
YanıtlaSil