Merhaba sevgili günlük. Uzun zamandır sana yazamıyorum. Sana güzel şeyler yazmak istediğimde, hayat ile ilgili öğrendiklerimi yazmak istediğimde seninle baş başa kalıyorum ve hayat benim için o an duruyor. En sevdiğim vakit seninle geçirdiğim vakit. Ama bu sıralar yazacak güzel şeyler yok. Kendime keyif veren şeyleri yaptığımda da kendimi mahcup hissediyorum. Kalemi elime almak için dahi motivasyonum yok.
Ama ben yazdıkça içimdeki yük de gidiyor. Kalemle kağıda döktüğümde içimdekiler somut hale geliyor ve zihnim bir nebze olsun rahatlıyor. Hayatımda yapmak istediğim hedeflerim de daha belirgin hale geliyor.
Peki benim derdim mi ne?
Sevgili günlük, şu an dünyada akıl almayacak olaylar oluyor. Aslında herkesin aklının almaması lazım ama insanlar hipnozda gibi adeta. Bir dalgınlık mı desem, bir gamsızlık mı desem, yani ne bileyim sanki dünyada vahşet yokmuş gibi davranıyorlar. İnsanlar yıllarca emeklerini verdikleri evleri, içinde kah sevinç kah hüzünlü oldukları yuvalarından oldu. Her şeyden sakındığı, yetiştirirken ilmek ilmek işlediği yavrusunu kefenlerde gören anne-babalar... Kendi anne-babasını kanlar içinde gören minikler... Yazarken bile içimde acısını hissediyorum.... Kim bilir kendisi ne korkunç bir acıdır... Çocuklar şu an benim ülkemdeki gibi parklarda olması gerekirken, gençlerin okullarda bir şeyler öğrenmesi kendi hayatları ile ilgili hedeflerini gerçekleştirmek için planlar yapması gerekirken... Şu an ölmemek için ailelerini kaybetmemek için gayret ediyorlar.
Sosyal medyaya çok girmeyen ben, sırf haberdar olmak için her gün elimde telefonla geziyorum. Arkadaşlarım “beğendiğin çocuğu mu stalk'luyorsun?” diyorlar, sanki beni tanımıyorlarmış gibi. Anlamıyorum, kimse kimseyi tanımak için de bir gayrete girmiyor. Kendisiymiş gibi karşı tarafı değerlendiriyor. Ve bu beni ayrıca üzüyor ve hiddetlenmemi sağılıyor. Neyse bu konu için sana başka zaman yazarım. Şu an tek konuşmak istediğim konu GAZZE. Ve herkes de sadece bu konuyu konuşmalı. Çünkü şu an konuşulmayı hak eden tek konu bu...
Öğretmenim bana kızdı, annem arkadaşıma gitmeme izin vermedi babam az harçlık verdi... Bu konular konuşulmaya, gündem edilmeye değmeyen konular. Daha güzel olmak için güzellik merkezine gitmeyi dert edinmek... Sevdiği yemek akşam yapılmadı diye kızmak... Gittiği mekanda doğru açıda, doğru ışıkta fotoğraf çekmek için gayret etmek…. Ne bileyim çok anlamsız geliyor bizim bu dertlerimiz, orada insanların canlarıyla uğraşırlarken... Bazen akşamları sıcak yatağımda uyumaya utanıyorum, yemek yemeye, karnımın doymasına utanıyorum... Onlar orada çadırlarda, yemek bulamamış, aç toprağın üstünde uyurken…
Ama benim asıl anlamadığım insanlar nasıl bu kadar hiçbir şey yokmuş gibi hayatlarını devam ettirebiliyorlar... Bu hayatta her canlı çok değerli. Hayvanlar bitkiler, insanlar… Ama görüyorum ki insanlar hayvanların canı için konuştuğu kadar duygulandığı kadar içselleştirdiği kadar Gazze’deki çocukları dert edinmediler.
Sana daha önce de yazdığım gibi insanların doğrusu yanlışı çok farklılaştı. Bir söz duymuştum; “Yanlış konularda hassasiyet… doğru konularda kabalaştırır. Yanlışın müsrifi olanlar, doğrunun da cimrisi olurlar.”
Bu sözü duyduğumda aklımdaki o soru da cevaplandı… Kendimizi bir yoklamaya ihtiyaç var, benim doğrularım gerçekten doğru mu? Yanlışlarım gerçekten yanlış mı?
Peki senin doğruların ve yanlışların ne durumda günlük?
Gündem GAZZE..olmalı.. fakat gündem yapamadık.. uzakları yakın ettik teknolojiyle..fakat GAZZE yi yakın edemedik.. gören, duyan insanoğlu hiç görmemiş gibi.. hiç duymamış gibi...gaflette...uzak olmadığı halde..Kaleminize sağlık..
YanıtlaSilGerçek gündemlerimizden ne kadar uzak sahte gündemlerle iç içeyiz. Kendimizi kaybetmişiz ne nerede arayacağımızı bilmiyoruz.
YanıtlaSilÇok güzel bir yazı kaleminize sağlık
Elinize emeğinize sağlık🌸 Çok sade bir şekilde anlatmışsınız… Gündemimiz GAZZE olmalı…
YanıtlaSilHarika bir yazı olmuş, emeğinize sağlık. Teması o kadar yüksek oldu ki. Çok sağolun. İçimdekilere tercüman oldu her bir cümlesi. Dile geldi tüm hislerim.
YanıtlaSilİnsanı güncel hayattaki gündemlerinden alıp başkasının öyküsündeki dezavantajları çok hassas gösterdiğiniz için ALLAH razı olsun... RAB bim kaleminizi daim kılsın... 🤍
YanıtlaSilYanlış konularda hassasiyet… doğru konularda kabalaştırır. Yanlışın müsrifi olanlar, doğrunun da cimrisi olurlar.
YanıtlaSilYalnız değilsin onun Sevgili günlüğü...
YanıtlaSilFazla sayıda olmasa da senin dert ettiğini dert edinen ve başkalarının da dert edinmesi için o malum "karınca" gibi çabalayan insan gibi insanlar var... Ve samimiyetleri de çok samimi 😊
Yeter mi?
Bizce yetmez tabi ki!
Dualarımız onlarla ve onlar gibi olacak insanlarla ...
Bir gün iyilik kazanacak!
Var bir hayalimiz!😊
🌹🌹🌹
SilHassasiyetlerimizi, hüzünlerimizi, kaygılarımızı doğru yere yerleştirebilmek ne kadar kıymetli.
YanıtlaSilKıymetli bir yazı serisi, emeklerinize sağlık hocalarım
YanıtlaSil"Kendime keyif veren şeyleri yaptığımda da kendimi mahcup hissediyorum."
“Yanlış konularda hassasiyet… doğru konularda kabalaştırır. Yanlışın müsrifi olanlar, doğrunun da cimrisi olurlar.”
YanıtlaSilGerçekten şu anımızı özetleyen bir söz…
O kadar çok bebek, çocuk öldürülürken, kadınlar eşlerinin önünde tecavüze uğrarken…
Hepimizin gündeminin başka olması…
Bu başka nasıl anlatılırdı bilemedim…
Evet sevgili günlük…
O kadar çok acımız var ki ama bir o kadarda gözlerimiz kör ki…
Yanlış şeyleri cımbızlarken zoom yaparken, doğru şeyleri atlamış çoğumuz, ya da az gündem etmiş, yada hiç gündemi olmamış…
Doğru şeylerde hassasiyet gösterebilmemiz dileğiyle…
Şuan ki hayata, insanlara bakıyorum da disyopya filmi gibi...
YanıtlaSilÖnceden herkes birbirinin ihtiyacını giderirdi en ince detayıyla. Şimdi ise çocuklar ölüyor, kadınlara, erkeklere zulüm yapılıyor. İnsanlar yanıyor... Çok açık bir şekilde zulüm var yardım edilesi... Ama önceden ihtiyaç gideren insanlar yerini adeta zombiyi almış. Yürüyen ölü misali... Biraz set oldu ama gerçek bu...
“Yanlış konularda hassasiyet… doğru konularda kabalaştırır. Yanlışın müsrifi olanlar, doğrunun da cimrisi olurlar.”
YanıtlaSilRabbim bizleri gerçeğinden ayırmasın inşALLAH
Bu kadar acı varken, hala yaşanırken acılar bu duyarsızlık çok acı. Masumun haksız yere öldürüldüğü, zulüm gördüğü yerde evet tek gündem bu olmalı. Acı ama gerçek.
YanıtlaSilGerçek hiç bu kadar acı olmamıştı belki...
Kimsenin razı olmadığı dönemde eğer ki ALLAH tan razı olsun bir topluluk varsa onlar kurtuluşa yakındır…
YanıtlaSilYanlış ve doğruyu çok iyi ayırt etmek gerek, sonrası doğru konuda hassasiyet.. yanlışta da kaba olmak… Emeğinize sağlık🌿
YanıtlaSilKaleminize sağlık çok güzel ifade etmişsiniz. Biz de tekrar bir kendimize bakmalıyız doğru mu yapıyoruz yanlış mı yapıyoruz, bi değerlendirmek gerekir. Yoksa bir türlü ilerleyemeyiz.
YanıtlaSilDon't stop talking about GAZZE...
YanıtlaSil“Mü’minler birbirlerini sevmekte, birbirlerine acımakta ve birbirlerini korumakta bir vücuda benzerler. Vücudun bir uzvu hasta olduğu zaman, diğer uzuvlar da bu sebeple uykusuzluğa ve ateşli hastalığa tutulurlar.”
YanıtlaSilOnlar orada acı çekerken biz burada eğlenebiliyorsak kendimizden şüphe etmeliyiz.
Ne kadar samimi bir yazı..Kaleminize sağlık
YanıtlaSilDurup kendimizi yoklamaya gerçekten de ihtiyacımız var.. Ne güzel bir yazı 🌹
YanıtlaSilMaalesef artık çok basit konuları önemserken asıl önemli olanları kaçırıyoruz…
YanıtlaSil“Yanlış konularda hassasiyet… doğru konularda kabalaştırır. Yanlışın müsrifi olanlar, doğrunun da cimrisi olurlar.”
YanıtlaSilDefalarca defalarca okuduğum söz… o kadar güzel anlatmışsınız ki… güzel yüreğinize sağlık ♥️
Yanlışın müsrifi olanlar, doğrunun cimrisi olur çok güzel bir yazı olmuş emeğinize sağlık...
YanıtlaSil