4 Temmuz 2024 Perşembe

BİR KÜÇÜK HAYAT MESELESİ -IV-

 

Bir Küçük Hayat Meselesi

Merhaba sevgili günlük. Uzun zamandır sana yazamıyorum. Sana güzel şeyler yazmak istediğimde, hayat ile ilgili öğrendiklerimi yazmak istediğimde seninle baş başa kalıyorum ve hayat benim için o an duruyor. En sevdiğim vakit seninle geçirdiğim vakit. Ama bu sıralar yazacak güzel şeyler yok. Kendime keyif veren şeyleri yaptığımda da kendimi mahcup hissediyorum. Kalemi elime almak için dahi motivasyonum yok.  

Ama ben yazdıkça içimdeki yük de gidiyor. Kalemle kağıda döktüğümde içimdekiler somut hale geliyor ve zihnim bir nebze olsun rahatlıyor. Hayatımda yapmak istediğim hedeflerim de daha belirgin hale geliyor. 

Peki benim derdim mi ne?

Sevgili günlük, şu an dünyada akıl almayacak olaylar oluyor. Aslında herkesin aklının almaması lazım ama insanlar hipnozda gibi adeta. Bir dalgınlık mı desem, bir gamsızlık mı desem, yani ne bileyim sanki dünyada vahşet yokmuş gibi davranıyorlar. İnsanlar yıllarca emeklerini verdikleri evleri, içinde kah sevinç kah hüzünlü oldukları yuvalarından oldu. Her şeyden sakındığı, yetiştirirken ilmek ilmek işlediği yavrusunu kefenlerde gören anne-babalar... Kendi anne-babasını kanlar içinde gören minikler... Yazarken bile içimde acısını hissediyorum.... Kim bilir kendisi ne korkunç bir acıdır... Çocuklar şu an benim ülkemdeki gibi parklarda olması gerekirken, gençlerin okullarda bir şeyler öğrenmesi kendi hayatları ile ilgili hedeflerini gerçekleştirmek için planlar yapması gerekirken... Şu an ölmemek için ailelerini kaybetmemek için gayret ediyorlar. 

Sosyal medyaya çok girmeyen ben, sırf haberdar olmak için her gün elimde telefonla geziyorum. Arkadaşlarım “beğendiğin çocuğu mu stalk'luyorsun?” diyorlar, sanki beni tanımıyorlarmış gibi. Anlamıyorum, kimse kimseyi tanımak için de bir gayrete girmiyor. Kendisiymiş gibi karşı tarafı değerlendiriyor. Ve bu beni ayrıca üzüyor ve hiddetlenmemi sağılıyor. Neyse bu konu için sana başka zaman yazarım. Şu an tek konuşmak istediğim konu GAZZE. Ve herkes de sadece bu konuyu konuşmalı. Çünkü şu an konuşulmayı hak eden tek konu bu...

Öğretmenim bana kızdı, annem arkadaşıma gitmeme izin vermedi babam az harçlık verdi... Bu konular konuşulmaya, gündem edilmeye değmeyen konular. Daha güzel olmak için güzellik merkezine gitmeyi dert edinmek... Sevdiği yemek akşam yapılmadı diye kızmak... Gittiği mekanda doğru açıda, doğru ışıkta fotoğraf çekmek için gayret etmek…. Ne bileyim çok anlamsız geliyor bizim bu dertlerimiz, orada insanların canlarıyla uğraşırlarken... Bazen akşamları sıcak yatağımda uyumaya utanıyorum, yemek yemeye, karnımın doymasına utanıyorum... Onlar orada çadırlarda, yemek bulamamış, aç toprağın üstünde uyurken…

Bir Küçük Hayat Meselesi

Ama benim asıl anlamadığım insanlar nasıl bu kadar hiçbir şey yokmuş gibi hayatlarını devam ettirebiliyorlar... Bu hayatta her canlı çok değerli. Hayvanlar bitkiler, insanlar… Ama görüyorum ki insanlar hayvanların canı için konuştuğu kadar duygulandığı kadar içselleştirdiği kadar Gazze’deki çocukları dert edinmediler. 

Sana daha önce de yazdığım gibi insanların doğrusu yanlışı çok farklılaştı. Bir söz duymuştum; “Yanlış konularda hassasiyet… doğru konularda kabalaştırır. Yanlışın müsrifi olanlar, doğrunun da cimrisi olurlar.”

Bu sözü duyduğumda aklımdaki o soru da cevaplandı… Kendimizi bir yoklamaya ihtiyaç var, benim doğrularım gerçekten doğru mu? Yanlışlarım gerçekten yanlış mı? 

Peki senin doğruların ve yanlışların ne durumda günlük?




24 yorum:

  1. Gündem GAZZE..olmalı.. fakat gündem yapamadık.. uzakları yakın ettik teknolojiyle..fakat GAZZE yi yakın edemedik.. gören, duyan insanoğlu hiç görmemiş gibi.. hiç duymamış gibi...gaflette...uzak olmadığı halde..Kaleminize sağlık..

    YanıtlaSil
  2. Gerçek gündemlerimizden ne kadar uzak sahte gündemlerle iç içeyiz. Kendimizi kaybetmişiz ne nerede arayacağımızı bilmiyoruz.
    Çok güzel bir yazı kaleminize sağlık

    YanıtlaSil
  3. Elinize emeğinize sağlık🌸 Çok sade bir şekilde anlatmışsınız… Gündemimiz GAZZE olmalı…

    YanıtlaSil
  4. Harika bir yazı olmuş, emeğinize sağlık. Teması o kadar yüksek oldu ki. Çok sağolun. İçimdekilere tercüman oldu her bir cümlesi. Dile geldi tüm hislerim.

    YanıtlaSil
  5. İnsanı güncel hayattaki gündemlerinden alıp başkasının öyküsündeki dezavantajları çok hassas gösterdiğiniz için ALLAH razı olsun... RAB bim kaleminizi daim kılsın... 🤍

    YanıtlaSil
  6. Yanlış konularda hassasiyet… doğru konularda kabalaştırır. Yanlışın müsrifi olanlar, doğrunun da cimrisi olurlar.

    YanıtlaSil
  7. Nuray Bağcı5 Temmuz 2024 17:10

    Yalnız değilsin onun Sevgili günlüğü...
    Fazla sayıda olmasa da senin dert ettiğini dert edinen ve başkalarının da dert edinmesi için o malum "karınca" gibi çabalayan insan gibi insanlar var... Ve samimiyetleri de çok samimi 😊
    Yeter mi?
    Bizce yetmez tabi ki!
    Dualarımız onlarla ve onlar gibi olacak insanlarla ...

    Bir gün iyilik kazanacak!
    Var bir hayalimiz!😊

    YanıtlaSil
  8. Hassasiyetlerimizi, hüzünlerimizi, kaygılarımızı doğru yere yerleştirebilmek ne kadar kıymetli.

    YanıtlaSil
  9. Kıymetli bir yazı serisi, emeklerinize sağlık hocalarım


    "Kendime keyif veren şeyleri yaptığımda da kendimi mahcup hissediyorum."

    YanıtlaSil
  10. “Yanlış konularda hassasiyet… doğru konularda kabalaştırır. Yanlışın müsrifi olanlar, doğrunun da cimrisi olurlar.”

    Gerçekten şu anımızı özetleyen bir söz…
    O kadar çok bebek, çocuk öldürülürken, kadınlar eşlerinin önünde tecavüze uğrarken…
    Hepimizin gündeminin başka olması…
    Bu başka nasıl anlatılırdı bilemedim…

    Evet sevgili günlük…
    O kadar çok acımız var ki ama bir o kadarda gözlerimiz kör ki…
    Yanlış şeyleri cımbızlarken zoom yaparken, doğru şeyleri atlamış çoğumuz, ya da az gündem etmiş, yada hiç gündemi olmamış…

    Doğru şeylerde hassasiyet gösterebilmemiz dileğiyle…

    YanıtlaSil
  11. Şuan ki hayata, insanlara bakıyorum da disyopya filmi gibi...
    Önceden herkes birbirinin ihtiyacını giderirdi en ince detayıyla. Şimdi ise çocuklar ölüyor, kadınlara, erkeklere zulüm yapılıyor. İnsanlar yanıyor... Çok açık bir şekilde zulüm var yardım edilesi... Ama önceden ihtiyaç gideren insanlar yerini adeta zombiyi almış. Yürüyen ölü misali... Biraz set oldu ama gerçek bu...

    YanıtlaSil
  12. “Yanlış konularda hassasiyet… doğru konularda kabalaştırır. Yanlışın müsrifi olanlar, doğrunun da cimrisi olurlar.”
    Rabbim bizleri gerçeğinden ayırmasın inşALLAH

    YanıtlaSil
  13. Bu kadar acı varken, hala yaşanırken acılar bu duyarsızlık çok acı. Masumun haksız yere öldürüldüğü, zulüm gördüğü yerde evet tek gündem bu olmalı. Acı ama gerçek.
    Gerçek hiç bu kadar acı olmamıştı belki...

    YanıtlaSil
  14. Kimsenin razı olmadığı dönemde eğer ki ALLAH tan razı olsun bir topluluk varsa onlar kurtuluşa yakındır…

    YanıtlaSil
  15. Yanlış ve doğruyu çok iyi ayırt etmek gerek, sonrası doğru konuda hassasiyet.. yanlışta da kaba olmak… Emeğinize sağlık🌿

    YanıtlaSil
  16. Kaleminize sağlık çok güzel ifade etmişsiniz. Biz de tekrar bir kendimize bakmalıyız doğru mu yapıyoruz yanlış mı yapıyoruz, bi değerlendirmek gerekir. Yoksa bir türlü ilerleyemeyiz.

    YanıtlaSil
  17. Don't stop talking about GAZZE...

    YanıtlaSil
  18. “Mü’minler birbirlerini sevmekte, birbirlerine acımakta ve birbirle­rini korumakta bir vücuda benzerler. Vücudun bir uzvu hasta olduğu zaman, diğer uzuvlar da bu sebeple uykusuzluğa ve ateşli hastalığa tutulurlar.”
    Onlar orada acı çekerken biz burada eğlenebiliyorsak kendimizden şüphe etmeliyiz.

    YanıtlaSil
  19. Ne kadar samimi bir yazı..Kaleminize sağlık

    YanıtlaSil
  20. Durup kendimizi yoklamaya gerçekten de ihtiyacımız var.. Ne güzel bir yazı 🌹

    YanıtlaSil
  21. Maalesef artık çok basit konuları önemserken asıl önemli olanları kaçırıyoruz…

    YanıtlaSil
  22. “Yanlış konularda hassasiyet… doğru konularda kabalaştırır. Yanlışın müsrifi olanlar, doğrunun da cimrisi olurlar.”

    Defalarca defalarca okuduğum söz… o kadar güzel anlatmışsınız ki… güzel yüreğinize sağlık ♥️

    YanıtlaSil
  23. Yanlışın müsrifi olanlar, doğrunun cimrisi olur çok güzel bir yazı olmuş emeğinize sağlık...

    YanıtlaSil