Merhaba sevgili, canım günlüğüm. Hayatın
gerçeklerini öğrenme maceramda yanımda olan yoldaşım, güzel günlüğüm.
Nasılsın?
Beni soracak olursan çok daha iyiyim. Bu son yaşanan acı olaylara rağmen, hüznümün yerini bir ümit aldı. Hüznümü, kederimi bir nebze kenara koydum ve “Ben ne yapabilirim?” diyerek onu düşünmeye başladım. Eee, durduğum yerde üzülerek bir katkı sağlayamam oradaki kardeşlerime değil mi? Artık harekete geçme vakti…
Neler mi yapıyorum?
Öncelikle tarafımı belli ediyorum.
Gittiğim yerlerde, sosyal medyada hep GAZZE hakkında konuşuyorum.
Arkadaşlarımla buluşmalarımda, akraba ziyaretlerinde hep GAZZE konusunu
açıyorum. Konu başka yere çevrilse bile bir şekilde tekrar GAZZE konusuna
getiriyorum. Gündemimi olabildiğince onun üzerinde yoğunlaştırıyorum. En
azından insanlara hatırlatıcı görevi üstlendim.
Sonrasında tabi ki tarafımı belli
ederken zalimi destekleyecek herhangi durumlara girmedim. Mesela karşı tarafı
destekleyenlere de tepkimi belli ederek gündem yaptım. Zulmeden tarafı tutan
taraftarların kim olduklarını da bilmek önemli… Düşmanımın dostu benim de
düşmanım neticede. Dolayısıyla zalime destek veren firmalardan alışveriş
yapmıyorum. “Kim düşmanımın dostu?” Bunu iyice araştırdım. “Kim dostumun dostu?”
onu da iyice araştırdım. Zalimi destekleyenleri BOYKOT etmek çok önemli.
“Benim almamamla ne olur?” diye düşünen insanlar var. Olur mu öyle şey! Çok şey olur. Benim nerede payım var, bu çok önemli bir konu. Nasıl ki düğünler olduğunda yeni evlenenlere katkı sağlamak için, onların mutluluklarını desteklemek için, o kurulan yuvada bir payın olması için takı takarlar. Aynı şekilde zalime maddi- manevi anlamda destek sağlayanlardan alışveriş yaparak, zalimin zulmünde bir payımızın olmaması çok önemli. Ben mesela adımın güzel yerlerde geçmesini isterim. “Ne güzel şeyler yaptı Zehra. İnsanlara faydası olan bir kızdı.” olarak anılmak isterim. Bunun için de doğru ve güzel eylemlerde bulunmam gerekir. İşte boykot etmek de böyle bir şey. Ben, hangi çorbaya tuz katıyorum, onu seçiyorum. Şifa olan çorbaya mı, yoksa zehir olan bir çorbaya mı?
“Duyarlılık insana yakışan bir
takıdır” sevgili
günlük. Biz kendimizi güzelleştirmek için takılar takarız. Küpe, kolye,
bileklik, saat… Ama insanı en çok da güzelleştiren şey davranışlarının
güzelliğidir. Ve duyarlı olmak, sadece kendi ihtiyacı olan; lekeleri çıkartan
deterjanı almak yerine ”‘O deterjanı alırsam bundan dolayı canından olan
insanlar olur.” diye düşünerek temiz çamaşırlardan vazgeçmek bir duyarlılıktır,
bir hassasiyettir. “Bir boykot binlerce hayat kurtarır” sevgili günlük.
Benim vazgeçtiğim tek bir ürün (kola, deterjan, cips, diş macunu, kıyafet,
kahve markaları) binlerce insana gidecek bomba, füze gibi silahlara yatırım
olmamasını sağlayacak.
Yani demem o ki; biz elimizde silahla
zalimle savaşamayız ama onların silahlarını finanse eden kaynakla ilişiğimizi
keserek o firmaları iflas olma eşiğine getirebiliriz. Kim bilir belki bizim bu
küçük görülen boykot o firmaların sonunu getirir ve nihayetinde batarlar ve
zalimin de destek görecek dayanağı kalmaz.
Eeee, ne de olsa “Bize boykot
yakışır.”
Bu günlüğü okuyan güzel insanlar size bir mesajım var;
Haydi
Türkiye!
Hedef;
Alırken de, satarken de
İsrail’i boykotta
İlk sırada olan ülkelerden olmak…