Artık iş çıkışında arkadaşlarıyla buluşmalarını azalttı. İş çıkışında eve geçiyor kendine sağlıklı yemekler yapıyordu. Çorba, salata derken bir şeyler hazırlamak, ortaya güzel bir ürün çıktığını görmek çok iyi geldi Esra’ya. Keyif almaya başladığını hissetti. Yemek sonrası güzel bir çay yaptı koltuğa oturdu, yakın zamanda ki geride bıraktığı günler geldi aklına, düşünmeye başladı. Nasıl da dengesini bozmuştu, anlık keyifler ile tükettikçe tüketiyordu. Şimdi ise tüketimden uzaklaşmak, üretime geçmek şifa olmuştu kendisine. Spora başlamaya karar verdi, kendine yeni kitaplar sipariş verdi. Tüketimden uzaklaştıkça aslında hayatına denge gelmişti.
İnsan tükettikçe tüketmek, ürettikçe üretmek istiyordu. Aslında kıvamı bozup dengeden uzaklaşınca insanın hayatı raydan çıkıyordu.
O gün iş çıkışında arkadaşı Sema’nın doğum gününe gideceklerdi hep birlikte. Çok güzel bir mekân seçilmişti. Esra “Giderim ama bu kez o kadar yiyip içmem, zorlanmam, artık yapabiliyorum” diye düşündü ama düşündüğü gibi olmadı maalesef. Masada öyle lezzetli yemekler vardı ki, Esra hepsinden denemek istiyordu. Biraz ondan, biraz bundan derken tıkandığını hissetti ama tutamıyordu kendini. Eve geldiğinde bir kez daha anladı yaklaşınca çok zordu, uzak durmak en doğru karardı.
Aslında insanın ilk öyküsü de böyle başlamamış mıydı? O ağaçtan uzak durmamıştı insan ve yaklaştıkça karşı koyamamıştı. Sakınamamak ile başlamıştı her şey…
Esra da sakınamadığı için yaşadıklarından rahatsızdı. Uzak durunca işlerin daha kolay olduğunu fark edince artık ne yapması gerektiğini bir kez daha anlamıştı. Düşününce aslında pek çok öykü sakınmayıp, yaklaştıkça başlıyordu, uzak duramadıkça zorlaşıyordu her şey. Yaklaşınca, o kadar yakınken insanın karşı koyması çok zordu. Böyle başlıyordu pek çok zararlı alışkanlık “Bir kereden bir şey olmaz, şu kadarcıktan ne olur?” diye küçümsedikçe, yakınlaştıkça oluşuyordu nice bağımlılıklar, zararlı alışkanlıklar…
Sakınmalıydı insan… Uzak durmalıydı… Yaklaşınca zorlaşan onca şey, uzaktayken daha kolaydı. Öyküyü başlatmamak, büyütmemek adına uzak durmalı, sakınmalıydı…
"Ben yapmıyorum ki aynı ortamda bulunmanın böyle bir etkisi olabileceğini düşünmüyorum doğrusu" deyip geçiştirdiğimiz ne çok zamanlarımız oldu. Keşke söz ilk söylendiğinde anlaşılabilseydi.
YanıtlaSilKaleminize sağlık
Sakınmak, kesinlikle uzak durmak gerekiyor...gerçekten de başka türlü mümkün olmuyor...Uzak durmamız gerekenleri tekrar hatırlamak iyi oldu...Teşekkürler...
YanıtlaSilAslında o şeye yaklaşırken de bir yanlışlık olduğunu anlamasına rağmen engel de olamıyordu insan kendine sakınmalıydı buna potansiyeli de vardı..
YanıtlaSilÖyküyü oyuna çevirmeden sakınabilenlerden olmak umuduyla
Teşekkür ederim kaleminize sağlık🍀
Yaklaşma.. Sakınma.. ne kadar büyük anlamları var irdeleyince..
YanıtlaSilArınmak sakınmak demek değildir. İnsan ancak sakındığında başarılı olabilir. Emeğinize sağlık😊
YanıtlaSilBir kerecikten bir şey olmaz demeden basit gibi görünen ama aslında onun bir tohum olduğunun farkında ola bilenlerden oluruz inşallah. Güzel yazı için teşekkürler.
YanıtlaSilFaydaya yaklaştıkça zarardan uzaklaşmış oluyor insan. Zarara yaklaşınca da faydadan uzaklaşıyor. Zarardan uzak durmak gerekiyor, yaklaşımıyor olmak lazım
YanıtlaSilYazı için teşekkürler 🍃
Kaleminize sağlık 🌼
YanıtlaSilOnun için dokunma değil "yaklaşma" dedi Kutsal Kitap ;)
YanıtlaSilTesekkurler
YanıtlaSilinsan iradesi dibine girince karşı koyamıyor...
YanıtlaSilYaklaşa yaklaşa neler yapabilir oluyor insan… O yüzden çözüm uzak durmakta. Çoook uzak durmakta :)
YanıtlaSilTeşekkürler
YanıtlaSilİnsan tükettikçe tüketmek ürettikçe üretmek istiyor. Güzel yazı için teşekkürler.
YanıtlaSilHep farkında olmadan yakınlaşmalarımızın sonuçları idi yaşadıklarımız...Geç de olsa anladık çok şükür. Kaleminize sağlık.
YanıtlaSilİlk önce sakınması gerektiğinin farkındalığı olması gerekir ki insan kendine bir yol açsın..
YanıtlaSilEmeğinize sağlık..
👏👏👏👏👏
YanıtlaSil