Bugün için işveren, işçilerine kısmi olarak birikmiş maaş ödemesi yapacağını söylediğinde çok heyecanlanmıştı Nermin. Sonun da borçlarını ödeyebilecekti. Evin de bir sürü eksik vardı. Daha önce canı ne çekiyor ne istiyorsa alır, paranın hesabını pek de yapmazdı. İlk defa bu kadar sıkıntıya düşmüştü. Heyecanla bankanın önüne geldi, para kartını çıkardı. Evet, sonunda bir miktar eksikte olsa birikmişlerle beraber maaşı yatmıştı. Omuzlarından büyük bir yük kalktığını hissetti. "Çok şükür, kirayı öder, temel ihtiyaçları alırım!" diye geçirdi içinden. Parasını itina ile çantasına koydu. "Şimdi alışverişe çıkabilirim..." dedi kendi kendine.
Güneşli bir bahar sabahıydı. Ilık rüzgâr keyfine keyif katmıştı. İçini huzur kapladı. Rahatlamıştı artık. Yolda yürürken ne alacağını planlıyordu. Tam ihtiyaçlarını düşünürken karşısına çok güzel deri çantalar satan bir mağaza çıktı. Vitrine yaklaştı. "İnanmıyorum!, "Uzun zamandır hayalini kurduğum marka çanta indirime girmiş, bu harika! Bugün şanslı günümdeyim..." dedi, gülümseyerek. Hem maaşı yatmış hem de istediği model bir çanta ile karşılaşmıştı…
Nermin, vitrinin önünde duraklayıp uzun bir süre baktı. İçinde bir yerlerde, evdeki eksiklerin, ödenmemiş faturaların ağırlığı vardı. Ancak o an, vitrin karşısında parlayan çanta bunları unutturuyordu. Ayakları onu mağazaya doğru çekiyordu. Adım adım içeri girdiğinde, raflarda dizili sayısız çanta arasından, hayalindeki modele doğru yürüdü. Satış görevlisi kendisini nazikçe selamlayıp, nasıl bir ürüne baktığını sordu. Nermin istediği çantayı göstererek "Şu çantaya bakabilir miyim?” dedi.
Fiyat etiketine baktığında, elindeki paranın tutmasıyla içi bir yandan sevinçle doldu, tam o sırada telefonuna bir mesaj geldi. Hızlıca ödemeyi yapmak istiyordu. Aman sonra bakarım derken gözü telefona ilişti ve mesajın ev sahibinden geldiğini fark etti. Bir yanda sorular zihninde dolanmaya başladı; "Gerçekten bu çantaya ihtiyacım var mı?" Kafasında, zorunlu ihtiyaçlar, evin eksiklikleri, ödenmemiş faturaların resmi belirdi. Ama diğer taraftan da kalbi bu çanta için atıyordu. Nasıl da heveslenmişti. Satış görevlisinin "Bu model çok beğeniliyor, sadece bir aksesuar değil ayrıca çok kullanışlı bir model. Çok fazla indirime de girmiyor. Almayı düşünüyorsanız kaçırmayın derim.” demesiyle Nermin’in içinde bir savaş başlamıştı.
Çantayı almayı çok istiyordu, çantayı aldığını hayal ettiğinde içinde beliren mutluluk tarifsizdi. Ama o an zihninde tam bir çatışma yaşıyordu. Almayı çok iste de geride bıraktığı günlerin etkisindeydi hala. Oldukça zor günler geçirmişti. Evde bir dolu eksik gün geçtikçe artıyor ama elinden bir şey gelmiyordu. Şimdi ise tam evin eksiklerini giderip rahatlayacağım derken nerden çıkmıştı bu çanta? Nermin’in mantığı ve duyguları savaşıyor, her ikisi de kazanmaya çalışıyordu… Nermin zihninde bir dolu soru ve çatışma ile çanta ile karşı karşıya kalmıştı…
"Hayır!" dedi kendi kendine… "Yine aynı hatayı yapıyorum… Her seferinde borçlarımı büyütüyorum. Neden vazgeçemiyorum ki şu tüketim isteğinden? Hayır bir de alıyorsun o anki hisse kapılıp… Sonra hiçbir şey kalmıyor elimde… Ne mutlu olabiliyorum ne işime yarıyor." Gözü kapıdaki kediye ilişti. Mama kabında fazlasıyla mama olmasına rağmen ihtiyacı olanı kadar yiyip oradan ayırılıyordu… "Şu anda bir dolu çantam varken, daha onların tadını çıkarmamışken bunu yapmamalıyım…"
İnsanoğlu bin bir çeşit isteği olan bir canlı ki bu istekleri, insanı harekete geçiren sebeptir. Susamayan insan, suya ulaşmak için hiç hareket eder mi? İsteği olmayan insanda hareket etmez. Bu yüzden insanın isteklerinin olması iyi bir şeydir, eğer insan isteklerini yönetebilirse... Ne zaman istekleri insanı yönetmeye başlarsa o zaman sıkıntılar meydana gelmeye başlar. Çünkü insan ister; hayrı da şerri de faydayı da zararı da, hazzı da acıyı da... Mesele insanın neyi istediğidir...
Nermin de herkes gibi aldıkça doyuma erişeceğini zannediyordu ama gerçek şuydu ki; hiçbir istek insanı doyuma eriştiremezdi. Keşke insanoğlu bunu ilk başta anlayabilseydi. İsteklerinin kölesi olurken bir yanda çoğalan ve ertelenen gerçek ihtiyaçlarının farkına varabilseydi… Keşke her şey ilk atıldığında anlaşılabilseydi. İnsan, gerçek ihtiyacının gerçeği bilmek olduğunu keşke bilebilseydi…
İsteklerimizi değil de ihtiyaçlarımızı karşıladığımızda mutlu hissediyoruz
YanıtlaSilTeşekkürler 🍃
İnsanın isteklerini ihtiyaç sanması ne büyük bir yanılgı. İsteklerine kendini kaptırdığında, istekleri insanı yönetmeye başlar. Ve çatışmalar... İnsanın isteklerini yönetebilmemiz, istek ve ihtiyaçlarını ayırt edebilmesi ne kıymetli.
YanıtlaSilÇok güzel kaleme alınmış.. İstekleri yönetebildikçe maddi manevi güçleniyor insan..
YanıtlaSilİstek ve ihtiyaç arasındaki çatışma çok güzel anlatılmış, çok tanıdık:) İsteklerimizi yönetebilmemiz dileğiyle. Anlatımınız için teşekkürler...
YanıtlaSilİnsanın isteklerini yönetebilmesi, değerlendirebilmesi çok kıymetli.
YanıtlaSilİsteklerimizi yönetebilmek tüm mesele bu aslında ama çoğu zaman isteklerimize o kadar çok anlam yüklüyoruz ki sonra onu ihtiyacımız zannediyoruz...inşallah gerçekten ihtiyacımızı ve isteğimizi doğru ayırt edebilenlerden oluruz...Kaleminize sağlık 🦋
YanıtlaSilHepimizin istekleri var. Gerçekten ihtiyacımız olan şeyi isteyebilenlerden olabiliriz inşallah.
YanıtlaSilİsteklerimizi yönetebildikçe hayatta daha güçlü olabiliyoruz.
YanıtlaSilİstekler tıpkı ip yumağı gibi, sürekli arkası geliyor o yumağı açınca. O zaman yönetebilmek gerçekten zorlaşıyor.
YanıtlaSilİnsan istekle ihtiyacı karıştırdığı zaman aldığının teması da olmuyor..Alıyor kullanamıyor kime hediye edeceğini düşünüyor..Onun yerine ihtiyaç giderse ihtiyacı giderilecek.. Zihin açıcı güzel bir yazı emeğinize sağlık..
YanıtlaSilİsteklerinin kölesi olurken bir yanda çoğalan ve ertelenen gerçek ihtiyaçlarının farkına varabilseydi... Kaleminize sağlık
YanıtlaSilNeyin ihtiyaç neyin istek olduğunu ayırt edebildiğimizde hayatımızın yönetimini de elimize almış oluyoruz. Elinize sağlık:)
YanıtlaSil👏👏👏👏👏
YanıtlaSil