Bembeyaz bulutlar atılan bombalarla griye dönmüştü. Rengarenk çiçekler tozlar içinde kalmış, masum hayvanlar ölmüştü. Pencereler kapılar kırılmış, içeriye süzülen güneş her şeye rağmen umut vadediyordu. İnsanlar sağa sola koşturuyor ve herkes birinin yarasına merhem olmak için var gücüyle çalışıyordu. Masum çocuklar bunca karışıklığın içinde olana bitene anlam veremiyor, birbirine iyi gelmek için çabalıyordu. Kimi yıkılmış evlerin yanında bulduğu bir topla oynuyor, kimi elindeki ekmeği yanındakiyle paylaşıyordu. Kimi annesinden kimi babasından bir haber bekliyordu. Belki de bir daha göremeyecek olsalar bile umutları vardı, o umuda tutunuyorlardı…
Kimi, kanadı
kırılmış kuşa avucundan su içiriyor, kimi ayağı kırılmış köpeği tedavi ediyordu.
Kimi, toz duman olmuş caddelerde bebeğiyle oynuyordu. Kimi, yoldan geçen
askerlere tebessümle bakıyordu. Kimi, elinde bayrağı minicik yüreğiyle
toprağına sahip çıkıyordu. Hepsi küçücük, ama hepsi çok güçlüydü. Her an başka
bir yıkıma gebe olsa da kimi, eylemi hiç durdurmadan sokağın ortasında kalan
son unuyla bir şeyler pişiriyordu. Orada bir şeyleri üretme isteği nasıl da
güzelleştiriyordu. Bunca imkansızlığın içinde kendi imkanını oluşturmak, bir
çözüm bulmak için çabalamak nasıl iyileştiriyordu.
Kimdi bu umuda tutunanlar?
…
Diğer tarafa
bakınca operasyonların ardı arkası kesilmiyor, türlü planlarla nasıl can
yakılır yöntemleri türetiliyordu. Her hamle bir öncekini aratıyor, aldıkları
her can onlara haz veriyordu. Kurşunlar çoktan dost edinilmiş, gözleri hırs
bürümüş haince planlar devam ediyordu. Kadınlar ve çocuklar ilk hedef olarak belirlenmişti.
Peki amaç neydi? İnsan nasıl böyle bir hedefle yola çıkabilirdi?İnsan nasıl böyle bir yoldan haz alabilirdi? İnsan
neden bulunduğu alana sığamıyordu? Daha fazla toprak, daha mı mutlu edecekti? Yıkmak,
yok etmek daha mı iyi gelecekti? Masumun canını almak daha mı iyi
hissettirecekti?
Madem böyle,
insan neden hep istedi ve sahip olduğu ile hiç mutlu olmadı? Neden umduğu değil
bulduğuna tutunmadı? Neden yarınların kaygısıyla bugünlerin hakkını veren hiç olamadı?
Neden her canlı diğer bir canlıya daha büyük bir imtihan olmak için çabaladı? Bir
avuçken ve kısacık bir öyküyle var olabilecekken, bu dünyada elindekiyle
yetinmeyi neden bilemedi? Göçüp gidecekken ve girecekken bir avuç toprağa, niye
insan böyle davranıyordu? Ne yetmiyor, neden doymuyordu?
Kimdi böylesine zalim ve zorba olanlar?
Diğer taraf kendini üstün görürken,
Asıl üstünlük neydi?
Bir taraf ihtiyacını gidermeye çalışırken,
Diğer taraf isteklerinin peşinde giderken,
Asıl ihtiyaç neydi?
“Sen benim kim olduğumu biliyor musun” diye haykıran insan, gerçekten kimdi?
Ve şunu unuttu;
Toprağın üstü olduğu kadar altı da vardı…
Vaat edilen ne ise elbet oraya varacaktı. İnsan burada yapıp ettiği ile orada muamele görecekti.Ve herkes oluşturduğu sebeplerin sonuçlarını yaşayacaktı.
İşte o zaman kimin kim olduğu ortaya çıkacak, insan kendisini tanıyacaktı…
…
Verilen süre dolmaya yaklaşırken…
Süre bitmeden tanımalı insan kendini ve çevresindekileri. Gerçek fark edilirse eğer yaşananların bir anlamı var. Öyle ki insanın kendi yaşadığından fazla şahitliği var. Bu yüzden kim hangi davranışı neden yapıyor sorusunun cevabına ihtiyacı var. İnsan kimin kim olduğunu anladığında, “Sen benim kim olduğumu biliyor musun?” sorusuna gerçek bir cevap var.
asıl gücü fark edip kabul ettiğinde,
işte o zaman tutunacak bir umudu var…
İlla insanın neyin ne, kimin aslında kim olduğunu anlaması için baskı mı olması gerek? İnsanoğlu Halife olarak yaratılmışken nasıl da aldanıyor….RABBim başımıza bir şey gelmeden gerçeği öğrenebilmesi nasip etsin…kendisinden umudu yüksek olanlardan etsln. Ellerinize sağlık🌿
YanıtlaSilKorku ile Ümit arasında yaşamamız gerektiğini hatırlatan güzel bir yazı olmuş teşekkürler. Müslüman hep ümitli olur. En zor en zorba en karanlık zamanlarda bile ümitli olur. Çünkü Allah'tan ümit kesen ancak kafirlerdir. Müslüman Allah'tan ümit kesmez.
YanıtlaSilEmeğinize sağlık 💐
YanıtlaSilToprağın üstü olduğu kadar altı da vardı…
YanıtlaSilİnsan burada yapıp ettiği ile orada muamele görecekti.
Ve herkes oluşturduğu sebeplerin sonuçlarını yaşayacaktı…
Unuttu insan sınavda olduğunu ve sadece doğru cevabı vererek yüceleceğini…
Unuttu insan yücelmeyi ev, araba, kıyafet, ünvan zanneti…
Unuttu insan gerçeğini ve en çokta kendini…
Kendini bilemediği için RABbini bilemedi kimdi o gerçekten neden buradaydı? Nasıl tepki vermesi gerekiyordu?…
Ve Ramazan ikliminde hatırlasın insan…
YanıtlaSilGerçeklerini, kendini, RABbini…
Kim kim olduğu gerçeğini bilmek ve buna göre yaşamak. Ve aslında insanın hesabını kime vereceğini bilmek çok ümit verici.
YanıtlaSilİyi ki ALLAH var.
Gerçeği göremeyen zalimlerin varacakları yer ne kötü…
YanıtlaSilGerçeği gören masumlar ise, varacakları yere kesin olarak inanmışlar bu yüzden hep umutlularya…
Umut olunca her şeyin geçeceğine ve daha da güzelleşeceğine dair inanç oluyor. Ve umudu olanların yaşadıkları bize transfer oluyor...
YanıtlaSilTeşekkürler 🍃
Umut kapısında umuda tutunanlara selam olsun 🫡
YanıtlaSilKaleminize sağlık… Duygulara tercüman olan bir yazı olmuş..
YanıtlaSilİnsan doğru ile yanlışı, hak ile haksızlığı ayırt edemediğinde umudu da hazzı da hiç bulunamayacak yerlerde aradı. O yüzden de ne mutlu oldu ne de umutlu...
YanıtlaSilİnsan hep bir taraft olmak zorunda ya haklının yanında ya haksızın yanında! Hayatta boşluk yok zira, kaleminize sağlık...
YanıtlaSilİnsanın toprağın altından bir umudu olmayınca üstünde "sen beni biliyor musun, herkes bizi bilecek! " Diye dolaşıyor... Bildik... Gerçekten... Keşke siz de bilseydiniz...
YanıtlaSilTutunacak bir umut inanan için her zaman var… Çok şükür
YanıtlaSilumut varsa hayat var negatiflik yok
YanıtlaSilALLAH'ın var olduğunu bilene ne mutlu...
YanıtlaSildoğru yere korku ve kaygısını, beğenilmeyi, takdiri, kabul görmeyi,.... yerleştirirse insan, doğru yerdende güç alır..
YanıtlaSilİnsan gerçeği bildiğinde,
YanıtlaSilasıl gücü fark edip kabul ettiğinde,
işte o zaman tutunacak bir umudu var… Kaleminize sağlık
İnsan gerçeği bildiğinde,
YanıtlaSilasıl gücü fark edip kabul ettiğinde,
işte o zaman tutunacak bir umudu var… ne kadarda umut verici bir son:) elinize sağlık..
Umuda tutunmak son ana kadar…
YanıtlaSil'Neden yarınların kaygısıyla bugünlerin hakkını veren hiç olamadı?'... cok dogru...
YanıtlaSiltutunacak umudun neresi olduğunu bilme ne kıymetli.
YanıtlaSilKaleminize sağlık..
YanıtlaSilElindeki ile yetinmedi hep daha fazlasını istedi insan, bunun için yaktı yıktı. Böyle mutlu olacağını sandı ama olamadı, gerçekten uzaklaştıkça uzaklaştıkça,gerçeği bilen insan ise huzurluydu...Kaleminize sağlık🌸
YanıtlaSilToprağın üstü kadar altı da vardı. Unuttu insan...Kaleminize sağlık..
YanıtlaSilYazarın eline sağlık 🌸
YanıtlaSilNeden yarınların kaygısıyla bugünlerin hakkını veren olmadı? Ne güzel ve anlamlı bir söz...
YanıtlaSilAncak gerçeği bilenin tutunabileceği bir umut…
YanıtlaSilİnsan ne çok umutlu...ne de umutsuz olmalı .elinize emeğinize sağlık
YanıtlaSil