19 Nisan 2025 Cumartesi

MAYACIK

Deneyimsel Tasarım Öğretisi

Ayten, bundan iki yıl önce ekmek yapma işine bir arkadaşının tavsiyesi ile başlamıştı. Nereden bilebilirdi ki ekmekle beraber hayatına giren mayanın onu toparlanacağını, yetiştireceğini…Bu yaşına kadar büyümüş ama yetişmemişti. Kendini şimdi daha da iyi tanımıştı…

Elinde hamuru yoğururken ilk zamanlardaki acemiliği aklına geldi. Ekmek yapımı için önce mayasını tedarik etmişti; ne olduğunu bile tam olarak bilmeden. Maya meğerse işin özüymüş, başlangıç noktasıymış. Mayaymış unu hamur eden…Küçük bir kavanoz da mayası eline ulaştığında anlamamıştı ne ile tanıştığını. Maya işte dedi. Ona göre görevi sadece ekmeği kabartmaktı. Basit gördüğü mayacığın ona neler neler öğreteceğinin henüz farkında bile değildi.

Mayanın da tıpkı insan gibi ilgi beklediğini sonradan anladı. Aynı vücudumuzdaki hücreler gibiydi. İçinde milyonlarca canlı vardı. O canlılar görevlerini yerine getiriyorlardı. Tıpkı insanın içindeki organlar gibi… Mayanın yaşamasının da şartları vardı. Isı, ışık, zaman, sabır, kullandığın un, uyguladığın teknik, hatta içine kattığın suyun bile şartları, ölçüleri vardı. Kıvamı bozduğun da maya da bozuluyordu. Maya bozulunca da un istediği gibi hamur olmuyordu. Hamur olmayınca ekmek de yapamıyordu. Ekmek yapamayınca siparişleri de etkileniyordu, satışlar düşüyordu. Satamayınca da para kazanamıyordu, ihtiyaçlarını tedarik edemiyordu. Her şey her şeyle alakalı idi.

“Ah güzel mayacık ne kadar da önemlisin. Ufacık, tefeciksin ama benim toparlanmamın sebebisin.” diye adını Sevgi koyduğu maya kavanozunu eline aldı. Tebessüm ederek onunla konuşmaya başladı. "Ne kadar da benzer noktalarımız var seninle.” 

İnsan da maya gibiydi. Fazla ya da az yemek yerse kendine zarar veriyor, fazla uyusa sersemliyor, az uyusa konsantre sorunu yaşıyordu. Hareket etmese sağlığı etkileniyordu.  Vücudunda sisteme aykırı davrandığı her ne varsa bozuluyordu. Aynı şey insanın yaşantısı ve ilişkileri içinde geçerliydi. Çok konuşunca geveze, az konuşunca içe dönük, çok para harcayınca müsrif, hiç harcamayınca cimri deniliyordu. Çok ilgi gösterdiği kişiler şımarıyor. İlgi göstermedikleri hayatından çekip gidiyordu. Çiçeğe bile su fazla su verince küfleniyor, az su verince kuruyordu. Bir taraftan mayasına bakıyor, diğer taraftan da ne kadar yol kat ettiğini düşünüyordu. Evet onun yolculuğu, hayatını toparlaması maya ile başlamıştı. Maya ve ekmek ona sabrı öğretmişti.

Deneyimsel Tasarım Öğretisi

İnsan kıvamı tutturduğunda kendisine de çevresine de fayda veriyordu. Kıvamı kaçırdığı her yerde ise sorun yaşıyordu. İşte bunları ona adını Sevgi koyduğu küçücük mayacığı öğretmişti. Mayasını çok iyi tanımış, ihtiyaçlarını karşılamış, kıvamı korumuş ve onunla bağ kurmuştu. 

Bir mayayı gözlemleyerek de insan toparlanabiliyormuş meğerse. Tüm yaratılmışların birbirine benzer ve detayda da farklılıkları varmış. Şaka gibi geliyor insana ama bu gerçeğin ta kendisiymiş. İnsan denen varlık, dünyada ki her şeyle benzermiş ama farklıymış. Görebilen göze ise her şey aşikarmış. 

 


8 yorum:

  1. Bir mayadan insana yapılan çıkarımlar... İrdelemek ne kıymetli, insan irdelemeye başladığında pek çok deneyimi transfer edebiliyor kendine. Bu keyifli yazı için teşekkürler...

    YanıtlaSil
  2. Herşeyin kıvamı ne kadar kıymetli...

    YanıtlaSil
  3. Kıvamında bir hayat mutlu bir hayat...Kaleminize sağlık. 🌸

    YanıtlaSil
  4. İnsan hayatı ne garip değil mi? Ve anlaşılabilir olması için YARATICI bize neleri neleri gözümüzün önüne koyuyor. İşimiz sadece merak edip anlamak:)

    YanıtlaSil
  5. Gözümüzün önünde olanları far edebilmek.. Yeterki düşün..

    YanıtlaSil
  6. Kalemine yüreğine sağlık 🌺

    YanıtlaSil
  7. Her şeyin bu kadar gözümüzün önünde olup bu kadar görünmez olması… Düşününce her şey açığa çıkıyor… Emeğinize sağlık

    YanıtlaSil
  8. mayacık.. nereden nereye götürdü bizi..kaleminize sağlık 👏🏼

    YanıtlaSil