Güneş göz kırparken, bir yandan hafif hafif rüzgâr esiyordu. Mart ayında; soğuk mu sıcak mı olduğu halâ anlaşılamayan bir sabaha uyanmışlardı. Evdekilere sürpriz yapmak için uçar adım mutfağa fırladı Ela. Kendince mükellef bir sofra hazırladı, çayı annesinin sevdiği gibi bol bergamotla demledi. Abisinin en sevdiği menemeni yapmayı da ihmal etmedi. Erkenden yola düşüp fırından sıcacık simitleri aldı.
Evi saran yanık kokusu ile evdekiler neye uğradığını şaşırarak uyanmışlar, öksürerek güne başlamışlardı. Yüzlerini yıkayıp masaya geçtiklerinde, onlara göre anlam veremedikleri bir sofra ile karşı karşıya kalmışlardı. Karışık görüntüler, tatlı tuzlu yan yana, rengarenk tabaklar, her biri başka çatallar bıçaklar, göz yoran bardaklar. Ela, ailesinin yüzünde tebessüm olmasını beklerken, çatallarını bile zorla almış olmaları onu hayli üzdü.
Evdekiler bir yabancı gibi Ela'ya bakıyordu. Annesi dayanmayıp; “Aman kızım neden kahvaltı takımlarını kullanmadın bu ne böyle?” Ardından abisi; “Allah aşkına böyle menemen mi olur abicim?” Son noktayı ise babası koydu; "Kızım ekmekleri kızartayım derken taşa çevirmişsin, keşke hiç denemeseydin!”
Bunca emek verdiği menemenden neden yemiyorlardı? Özenle hazırladığı yiyeceklerden neden zorla alıyor gibilerdi? “İnsana da zaten iyilik yaramaz!” diye geçirdi içinden Ela. “Neymiş karışık görünüyormuş, yok ekmek yanıkmış, ekmek dediğin biraz gevrek yenir.”
Ela’nın iştahı kaçmış çok bir şey yemeden sofradan kalkmıştı. Evdekiler “Ay bu kız neden böyle? Her şeye de hemen kızıveriyor!” derken bir şeyler atıştırıp masadan kalktılar. Ne evdekiler onu anlamış, ne de Ela onların bu tepkilerine bir anlam verebilmişti. Alt tarafı pazar günü ailecek güzel bir kahvaltı yapalım istemişti. Sonra şu soru aklına geldi;
''Aynı evin içinde neden bu kadar farklıyız?
Aynı evin içinde neden bu kadar birbirimize yabancıyız?''
Aynı evin içinde neden bu kadar birbirimize yabancıyız?''
Her şeyi bir kenara bırakıp hevesle odasından koşarak geldi. “Yaaa yarın okul var ve bugün hava mis gibi, bir yerlere mi gitsek? Sahile veya bir koruya gidip yürüyüş yapabiliriz.” diye türlü türlü fikirler üretiyor, içi içine sığmıyordu.
Evdekiler sabahki kahvaltının şokunu atlamamışken, Ela’nın yeni teklifleri ve bitmeyen enerjisi karşısında şok geçiriyorlardı. Babası daha fazla dayanamadı, “Kızım Pazar günü her yer kalabalık olur. Arabayla bir yere çıkılmaz, park yeri bile bulamayız. Piknik yapalım desek hava buz gibi. Koruda yürümek diyorsun da, zaten hafta içi çalıştık ve yorulduk. Yarın iş güç var, bol bol yürüyeceğiz yorulacağız. İyisi mi sıcacık evimizde oturalım, kafamızı dinleyelim, açalım bir nostalji filmi, yapalım kahvemizi bitti gitti.”
Ela’nın aklında yine aynı soru;
''Aynı evin içinde neden bu kadar farklıyız?
Aynı evin içinde neden bu kadar birbirimize yabancıyız?''
''Aynı evin içinde neden bu kadar farklıyız?
Aynı evin içinde neden bu kadar birbirimize yabancıyız?''
Tüm bunlar yetmezmiş gibi annesi, “Mutfak dolaplarını düzenleyelim, ne zamandır dolaplara ve çekmecelere el atmadık. Hadi kızım gel yardım et.” demez mi? Ela, hayal kırıklığı içinde, evde kaçacak delik arıyordu. Hiç sevmezdi böyle ev işlerini. Hele dolap düzenleme, çekmece toparlama…
“Aynı sofraya oturuyoruz birbirimizi tanımıyor gibiyiz. Okula gidiyorum en yakın arkadaşımda böyle. Bir gün çok iyi anlıyoruz birbirimizi, ertesi gün iki yabancı gibi oluyoruz. Bazen giydiklerine anlam veremiyorum, bazen söylemlerine, bazen düzenlerine, bazen tercihlerine, bazen zevklerine…Bu iş nasıl olacak böyle? Arkadaşım notlarıma laf ediyor. “Çok karışık, hiçbir şey anlamıyorum.” diyor. Ama, anlatımımı çok beğendiğini söylüyor. Ben de hala onun o renkli kağıtlarından, rengarenk kalemlerinden bir şey anlamıyorum. Ama birbirimizi iyi anlıyoruz ve güzel ders çalışabiliyoruz. Nasıl çıkacağım bu işin içinden?"
-İnsan nasıl çıkar ki bu bilinmezliğin içinden?
-Evdeki yabancıları, tanıdığı kişiler haline döndürebilir mi gerçekten?
-Bunun için insanları gerçekten tanımak gerekir.
-Peki insanları tanıyor muyuz gerçekten?
Ela’nın zihnindeki sorular bitmek bilmiyordu…
''Acaba insanları tanıdığımı zannediyor olabilir miyim?
Nasıl onları daha iyi anlayabilir, kendimi daha anlaşılır kılabilirim?
Peki bunca farklılığa rağmen insanları nasıl tanıyabilirim, kabul edebilirim, hoşgörü kazanabilirim?
Acaba şifam zıttımda olabilir mi?''
Tüm soruların cevabı, insanın göremeyeceği kadar yakındadır aslında.
Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki; çözüm çok uzakta değil çözüm problemin yanında...
İnsanlar aynı ailede olsalar bile birbirinden farklı tarzları vardır. İki kardeş bile birbirinden farklı huylara sahiptir. Her insanın iş yapma stili farklıdır. Bazı insanlar daha esnek, renkli ve pratiktir. Bazı insanlar ise daha kuralcı ve düzenli… İnsanların iletişim tarzları, olaylardan etkilenme şekilleri aynı değildir. Ve her bir özelliğin bir avantajı olduğu gibi bir de dezavantajı vardır. Kendisinden farklı olan insanların avantaj noktalarını alıp öğrenebilmek insanı dengeler… Önemli olan bu farklılıkları kabul edebilmektir.
Evdeki yabancıyı tanıyabilmek için anahtar insanın elindedir aslında, mesele kilidi açabilmekte...
Anahtarı kullanınca hayat çekilmez değil keyifli olmaya başlıyor ☺️ çok güzel bir yazı olmuş 🌿
YanıtlaSilGerçekten neden Kk eğitimine ihtiyacımız var, cevabı olmuş. Emeğinize sağlık🍃
YanıtlaSilEla'yı çok iyi anladık :) aynı yollardan aynı dertlerden geçmişiz... Ama insan o farklılığın sebebini öğrenince her şey değişiyor. İlim insanın ilişkilerini toparlamasini sağlıyor. Keyifle okuduk emeğinize sağlık :)
YanıtlaSilİnsan bir kere geldiği bu dünyada yanı başında duranı ve kendini tanımadan gitmemeli…
YanıtlaSilKaleminize sağlık 💐
YanıtlaSilÇok şükür ki her problemin bir çözümü var. O çözümü de arayan bulabiliyor. Teşekkürler, elinize sağlık.
YanıtlaSilFarklılıkların nedenini bilmeyince nasıl yöneteceğimizi de bilemiyoruz. Ela gibi bir küsüp bir barışıyoruz :) kaleminize sağlık 🌼
YanıtlaSilEmeğinize sağlık 💐
YanıtlaSilEla'nın yaşadıkları, evi bana hiç yabancı gelmedi... Birçok insanın yaşadıkları birbirine benziyor ama ne güzel ki anahtar bizim elimizde :)
YanıtlaSilHayatta hep öğrenci olmalı insan, kefedilecek çok şey var ama önce insandan başlamak gerek :) keyifle okudum kaleminize sağlık...
YanıtlaSilemeğinize sağlık... ne kadarda yabancıyız gerçekten...
YanıtlaSilAnlaşılmak ne kadar önemli değil mi? Kendi ailesinde arkadaşlarında çevresinde... Farklılıklarımızı anlamak onları yönetebilmek insan için çok büyük bir konfor. Anahtar ve kilit elinde oluyor insanın anladıkça. Kim Kimdir semineri işte o anahtarı veriyor.
YanıtlaSilHerkes farkı fark ediyor ama mühim olan farklılıkları yönetebilmek...
YanıtlaSilFarklılıklar aslında ne büyük zenginlik... ALLAH yarın ihtiyacımız olacak marifeti hemen yanımıza saklamış...
YanıtlaSilNe kadar merhametli...
Ne büyük kolaylık...
Bunu da ne güzel kaleme almışsınız...
Elinize sağlık 🤍
Eğitimden sonra evdeki yabancının şifam olduğunu anladığımda çok şaşırmıştım. Benim en çok anlamayanla en yakın bağları kurar olmuştum.
YanıtlaSilKaleminize sağlık 🌱
Farklı olduğumuzu fark ediyoruz da, farklılığı kabul edemiyoruz. Edemediğimizde de tartışmalar başlıyor. Neden farklıyız acaba? Bu sorunun cevabı kabulü kolaylaştırır belki:) Kim kimdir:)
YanıtlaSilHer kilit açılır, yeterki insan doğru anahtarı bulsun. Seçil Görekçi...
YanıtlaSilAnlayınca aslında problem değilmiş diyor insan, hemen davranış değişmiyor tabi ama anlamak bile çok yük alıyor.
YanıtlaSilsuper teşekkürler
YanıtlaSilZengin i olmak isterim fakir mi? Hayatta kendime bende olmayan albenileri katmadıktan sonra dünyanın en zengini olsak da çok fakiriz aslında...
YanıtlaSilben kimin? ilişki kurduklarım kim? Kim Kimdir?..:)) Herkes herkesin şifası...farklılıklardan payımıza düşeni alabilirsek..elinize sağlık..
YanıtlaSilFarklılıklar bizlere verilen en büyük zenginlik...
YanıtlaSilKendimi tanimadigimda kendimle cebelleşiyorum ve kendimle barışık olmuyorum. Yanimda olanlari tanimadigimda tartisiyoruz, aramiza mesafe koyuyoruz veya ilişkimiz zayif oluyor... Insan Tanima Sanati buyuk bir komfor... Kim Kimdir semineri herkese tavsiye edilir... :)
YanıtlaSilFarklılıklarımızı nimete çevirebiliriz inşallah.
YanıtlaSilEmeğinize sağlık...
YanıtlaSilFarklılıklar insanın şifasıdır değerlendirmesini bilene🌿
YanıtlaSilFarklılıkları kabul etmek ne kadar kıymetli, hepimiz birbirimizden farklıyız, bizi güzelleştiren, zenginleştiren de bu farklılıklarımız. Kaleminize sağlık🌸
YanıtlaSilFarklılıklar zenginliğimizdir. Kabul etmek, uyumlanmak gerekir...Kaleminize sağlık...
YanıtlaSilİnsanın insanı tanımaya başladıktan sonra tüm gıcık oluşların tartışmaların son bulması büyük konfor
YanıtlaSilNe kadar da çok bazı insanlar… diye başlayan cümlelerimiz var, sebebini bilmek ne güzel… :)
YanıtlaSilFarklılıkların nedenini bilmek insana çok büyük bir konfor sağlar.
YanıtlaSil