7 Ağustos 2025 Perşembe

AKIL PAZARI

Bir atasözü vardır, bilir misiniz? 

“Akılları pazara çıkarmışlar, herkes yine kendi aklını almış...”

Herkes kendi aklını beğeniyor, tüm akılların içinden başkasının daha iyi olabileceğini düşünmeyip kendi aklını tercih ediyor… 

Her an böyleyiz…

Hep biz haklıyız… 

“Bizim gibi kimse bilemez…” 

“O olayı nasıl anlayacaklar ki ben yaşadım, ben bilirim.”

“Benim gibi düşünmüyor ki beğenemem…” 

“Nasıl bu açığı görmüyor?”

“Bak gördün mü ben haklıyım. Benim dediğim gibi oldu…” 

Ve daha neler neler eklenir bu listeye değil mi? 

Öyle haklıyız ki burnumuzun ucuna bakma ihtiyacı hissetmiyoruz, çünkü haklıyız…

Zaten neden zıddını düşünelim ki haklıyız işte… 

“Çok mantıklı düşünüyorum.”

“Marjinal düşünüyorum.” 

“Kimsenin düşünmediği gibi düşünüyorum.” 

“Bu olayları ben biliyorum.” 

“Ben gördüm.” 

“O insanı ben tanıyorum.” 

“O detayı bir tek ben fark ettim…” 

Bir sürü sebep sayıp kendimizi de ikna ederiz… Peki herkes haklıysa o zaman neden ayrışıyoruz? 

Herkes haklıysa herkes aynı yerdedir. O zaman da tartışma olmaz, fikrini değiştirmeye çalışma olmaz, yargılama olmaz… 

Biz “Ona göre haklı o; bana göre haklı ben” diye düşünüyoruz. Haklılığımız için referanslarımız kendimiziz… Kimin haklı olduğu kararı kendimizden çıkıyor…

Oysaki haklı ne demek hak ne demek hiç düşündük mü? 

Düşünmedik… Neden düşünelim ki? Bilmiyor muyuz sanki, bunda bilmeyecek ne var değil mi? 

İnsanlar çok duydukları kelimeleri normalleştirirler ve duyduklarını bildikleri zannederler. Böylece üstünde düşünmeyi bırakırlar… 

Oysa çok tanıdık kelimeleri her duyduğumuzda tanımlamak gerekir, ayrıştırmak gerekir… 

Böylelikle o kelimeden birçok kapıya çıkarız, çünkü o kelimenin gerçeğini bilirsek, gerçek problemleri de anlarız. Gerçek çözümleri de buluruz… İş doğru anlamakla, tanımlamakla başlar… 

Haklı, hak sahibinden gelir, hak ise gerçek demektir… Gerçek kimdeyse haklı odur… 

Şimdi kelimenin gerçeğini biliyoruz. Buradan geçiş yapıp düşünebiliriz.

Hak gerçek demekse herkes kendine göre haklı olabilir mi? 

Herkes kendine göre gerçek… E o zaman gerçek ne derler insana… 

Gerçek; tutarlı içerik demektir. Kişiden kişiye göre değişmez. Değişirse tutarlılık olmaz… 

Bir futbol maçı doksan dakika sürüyor. Bu doksan dakikada kurallar sürekli değişse, oyuncudan oyuncuya göre farklı olsa, kalenin yeri devamlı değişse, bu oyuncular futbolu neye göre oynayacak? Gol attı ama tüh son anda değişmiş, meğer orası kendi kalesiymiş… Hayal edebiliyor muyuz? Tutarsızlık olduğunda, işte diğer şeyler bu kadar anlamsız kalıyor…

İnsanın bir zeminde yürüyebilmesi, ilerleyebilmesi için zeminin sürekli hareket etmemesi gerekir. Değişken olmaması gerekir, yani tutarlı olması gerekir… İşte hayatta da böyle, hayatın zeminini tutan gerçekler vardır ve bu gerçekler hayatta ilerleyebilmemizi, öğrenebilmemizi sağlar. 

Tüm gerçekler sana göre, bana göre değişse; dünyadaki insan sayısı kadar gerçek mi var diyeceğiz… O zaman neye göre hareket edeceğiz? Milyonlarca kendince haklı insan, kendince en iyisini düşünen, en zeki insan… 

O zaman suçlar, cezalar, ödüller neye göre olacak?  

İşin özü sayın okuyucu şuraya gelmek istiyorum. Her insan kendi yaşadığı, gördüğü, süzgecinden geçirdiğiyle oluşturduğu düşünce kalıbını yıksa ve yeniden inşa etse ama bu sefer gerçekle inşa etse… Yaşadıklarını tekrar değerlendirse ve öğrense, şahit olduklarına bir kez daha baksa birbirine bağlanan ipuçları görecek… Böylece tutarlı bir yere çıkacak… 

Bunun için kendi aklımızın bize yettiği düşüncesinden vazgeçmemiz lazım… "Ben de yanılabilirim, zannettiğim gibi olmayabilir!" diye düşünmemiz lazım… Kalıpları yıkmamız lazım… 

Akılları pazara çıkarmak yerine, kendi akıllarımızla tüm akıllardan faydalanabilmeyi yani başkalarının tutarlı sebep sonuç ilişkilerini kendi hayatımıza transfer etmeyi öğrenmemiz lazım… 

Ne kadar çok işimiz var değil mi? 

O zaman bir yerden başlayalım mı:)

Nedir Deneyimsel Tasarım Öğretisi?

 




 

1 yorum:

  1. Çok güzel bir yazıydı. Kaleminize sağlık…
    Akıl pazarında kendi aklımdan kurtulup daha üst bir akıla ulaşabilmek… Neden olmasın değil mi?

    YanıtlaSil