
Kaç kere yazıp yazıp sildi mesajı. Bir sürü bir şey yazmıştı ama yine de gönder tuşuna basamıyordu. İç sesi ona söyle de rahatla derken, bir taraftan da yanlış anlaşılacağının korkusu vardı içinde. Ne yapmalıydı, nasıl hareket etmeliydi? Susmak mı yoksa konuşmak mı fayda verir bir türlü karar veremiyordu...
Zaten oldum olası kararsız bir insandı Nergis. Sanki ne yapsa tersi doğru gibi geliyordu; tersini yapsa bile. Nergis karar almakta zorlandığı gibi, aldığı kararların arkasında durmakta da zorlanıyordu. Hep birilerinden onay alma ihtiyacı hissediyor, kendini yanlışı seçmekte usta olarak görüyordu. Hatta bazen bir konu hakkında seçim yapıp karar vermesi gerektiğinde nasıl olsa ben yanlışı seçerim diye diğer seçeneği istemese de tercih etmişliği vardı. "Niye böyleyim ben?" diye düşündü. Başkaları için kolay olan şey, onun için çok zordu. Çocukken bile annesi bir elbise seç dediğinde bile zorlanırdı.
İnsan neden seçim yapmakta zorlanır?
Neden doğru karar alamaz ki?
Davranışlarına bir türlü anlam veremiyordu. Oysa kardeşi Zerrin hiç de onun gibi değildi. Bir şeye karar verdi mi uygulardı. Onu yolundan döndürmek, ikna etmek zordu. Ben yaptım oldu derdi. Aynı anne babanın yetiştirdiği iki kardeş bile ne kadar farklıydı. Hal bu ki; aynı yemeği yemiş, aynı odada uyumuş, aynı kıyafetleri çoğu zaman giymişlerdi. Ama yine de olaylara karşı tepkileri, seçimleri, davranışları farklıydı. Zerrin, kararsızlıklarından dolayı Nergis’i devamlı eleştirirdi. Nergis’ de Zerrin’e kafanın dikine gidiyorsun diye hep kızardı. Ne kadar farklı olsalar da, zaman zaman tartışsalar da aralarında ki kardeş bağı onları bir arada tutuyordu. İnsanın canından kanından birini idare etmesi kolaydı da dışarıdan birini idare etmesi zordu.

Erkek arkadaşı Erdinç’ de tıpkı kardeşi Zerrin gibiydi. Kaç kere tartışmışlardı. Son görüşmelerinden sonra Nergis baya kötü olmuştu. Yine onun kararsızlığından dolayı atışmışlardı. Şimdi ise kendini ifade etmeye çalışan mesajı yazıp yazıp siliyor, gönderip göndermemek de kararsızlık yaşıyordu. "Ben bile kendimden sıkıldım, başkası nasıl beni idare etsin ki?" diye söylendi. Nasıl olacaktı, nasıl değişecekti? İşe nerden başlamalıydı bilemiyordu.
Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki; İnsanların birbirinden farklı özellikleri vardır. İnsan ancak farklı olduğunu bildiğinde, farklılıkları kabul ettiğinde hem kendini hem de karşısındakini tanır. Farkı fark etmek, farklı olanı kabul etmek, farklılıkları yönetmek ise ancak insanları tanımakla mümkündür.
ne kadar basit bir bilgi ama bilmediğinde hayatın ne kadar zorlaşıyor.. Kaleminize sağlık..
YanıtlaSilTesiri yüksek bir yazı 🖋️ teşekkürler ☺️
YanıtlaSilinsanı tanıdıkça farklılıkların da zenginliğini anlar hale geliyor insan
YanıtlaSilFarklılıklarımızı yönetebildiğimiz tanımlayabildiğimiz,anlayabildiğimiz kadar zenginleşiriz...Elinize sağlık...🍀
YanıtlaSil