“İstifa etme düşüncesi çık aklımdan. Faturalar var, ödemeler var...”
Son zamanlarda, neredeyse her iş gününü böyle geçirmeye başlamıştı Ayşe. Bir yandan gelecek kaygısı, bir yandan masraflar, bir yandan işin stresi onu iyice bunaltıyordu. Nefes almak için sahilde dolaşıyor, ağır adımlarla güneşin batışını izleyerek eve doğru yol alıyordu. Yolun karşısında el arabasında patates, soğan satan yaşlı bir amcayı fark etti; gelene geçene sesleniyor, akşam tezgahını bitirmeye çalışıyordu.
Ayşe’nin aklından bir sürü şey geçmeye başladı. “Acaba gerçekten kâr ediyor mu? Kâr etse bile patates, soğan satmakla geçinebilir mi bir insan?” Kendini ve çevresindekileri düşündü. Eşi de kendisi de ortalamanın oldukça üzerinde bir kazanca sahiplerdi ama iki maaşla ancak geçinebiliyorlardı. Hatta bazı aylar kredi kartını ödemekte zorlanıyorlardı. Moda kıyafetler, trend mekanlar, yurtiçi ve yurtdışı tatilleri derken elde avuçta bir şey kalmıyordu. Bir an daldığı düşüncelerden çıkıp satıcıyla göz göze geldi. “Buyur, hanım kızım” dedi amca. Ayşe’nin aklına evde de patates olmadığı geldi. Fiyatlar da gayet makuldü. İki kilo patates için parayı uzattı. Amca parayı alırken güler yüzüyle, “ALLAH bereket versin kızım” dedi.
Sahi bereket neydi?
Bereket olunca ne olur?
Bir şey nasıl bereketlenir?
Aklında bu sorularla eve varmıştı Ayşe... İş yoğunluğu, akşam buluşmaları derken uzun zamandır mutfağı kullanmadığını fark etti. Aldığı malzemelerle annesinin meşhur patates köftesini yapabilirdi. Patatesleri soyarken tekrar düşünüyordu. “Acaba amca emekli mi? Hem emekli hem çalışıyor mu? Güler yüzünden belli ki mutlu biri. Acaba onu memnun eden ne? Nasıl bir hayat sürüyor?” Çevresindeki birçok insan, toplumun üzerinde bir yaşam sürmelerine rağmen şikâyet ediyor, en ufak bir olumsuzlukta yüzlerini asıyor, bu ülkede yaşanmaz diyorlardı. Peki, o amca nasıl yaşıyor, nasıl geçiniyor, yüzündeki samimi tebessümünü neye borçluydu? Bunun cevabı berekette miydi? Zaman bereketlenebilir miydi?
Ayşe’nin işleri hep çok yoğundu ama zamanı yetmiyordu. İyi para kazanıyordu ama hala borçluydu. Ayşe bir yandan patatesleri doğruyor diğer yandan hayatını düşünüyordu. “Benden çok daha az kazananın yüzü gülüyor ama ben çok fazla imkana sahip olmama rağmen mutlu olamıyorum. Bana neden hiçbir şey yetmiyor, zaman da para da. İmkanın fazlalığıyla, daha çok elde ettiklerimle mutlu olmam gerekmiyor muydu? Mesela bir sürü kıyafetim var, hala almam gerekiyormuş gibi hissediyorum.”
Aslında mesele kaynaklarını ne için ve nasıl kullandığınla alakalıdır. İnsan kendi için faydalı bir iş yaptığında bunun faydası başka alanlara da yansır. Üretmekle güne başlamak, günün devamında da üretim isteğini tetikler ama tüketerek başlayan üretmekte zorlanır. Üretimin verdiği keyif insanlarda sürekli bir mutluluk oluşturur. Üretim sabır, istikrar ve emek istiyor ve devamında da bir bereket getirir. Ama her şeyin kolayı varken insan neden üretimle uğraşsın?
Ayşe eve gelirken girdiği fırındaki adamın nasıl yorulduğunu düşündü. Bütün gün ekmek üreten bir fırın. Kaç kere “Hadi versene kardeşim ekmeğimi geç kaldım” diyen aceleci müşterilere rastlamıştı o fırında. Halbuki fırıncı sabah beşte dükkanı açıyor, hamuru mayalıyor, fırını yakıyor ve bunu insanlara fayda sağlamak için yapıyordu. Ama hiçbir fırıncıyı bundan şikayet ederken görmemişti. Rahmetli babaannesi söylerdi;
“Bir günün bereketi erken kalkıp yol almakta saklıdır. Bir paranın bereketi isteklerine göre değil, ihtiyaçlarına göre alışveriş yapmaktan geçer. Eşyanın ne kadar çok olduğunun kıymeti yok, önemli olan insana ne kadar temas ettiğidir. Bir şey çok olduğunda etkisi artmaz, tam tersine onun için sarf edilen nimetin, imkanın, kafa yormanın, harcanan vaktin, emeğini ve kıymetini fark edememesine sebep olur. O yüzden insanın bereketini kaçıran şey israflarıdır. İnsan ne kadar tüketirse o konuda teması azalır, ne kadar üretirse de bereketi o konuda artar. Bereket insanın hayatına yayılan bir nimet. Bir saniyelik zaman diliminde imkanlarının çokluğunu gösteren, o anda kalbini tarifsiz bir huzurla, şükürle dolduran bir his. Bereket çokluk değil; bereket sahip olduklarımızın temas etmesidir. Kime nasıl temas edeceği ise kişinin yapıp ettikleri ile ilgili.”
Ayşe’nin patates köfteleri fırında pişmişti. Hemen sofrayı kurmuş eşiyle güzelce karınlarını doyurmuşlardı. Acaba yeter mi dediği yemeğin yarına arttığını görünce kendini “Bereketli oldu” diye düşünürken buldu...
kaleminize sağlık
YanıtlaSilNe güzel bir yazı keyifle okudum
YanıtlaSilGerçekten bilinmesi, anlaşılması gereken bir kavram bereket. Çünkü içinde mutluluk, huzur saklı...
YanıtlaSilKeşke imkânlarımızın miktarı yerine bereketini artırmaya çalışsak... Çok daha mutlu olacağız. 🙏
YanıtlaSilHarika bir paylaşım👏
YanıtlaSilRızkımız, vaktimiz, ilmimiz, kalemimiz, sözümüz, ömrümüz, Dünyamız, Ahiretimiz bereketli olsun🌿
YanıtlaSilBereketi kaçıran o israf denen şey hayatımızın her yerine girmiş malesef. Yemeklerimizi israf ediyoruz, çöplere gidiyor... Paramızı israf ediyoruz... Zamanımızı israf ediyoruz... Zaman geçirmek diye bir kavram var... Dizilerle, sosyal medyalarla zamanımızı çok müsrif bir şekilde harcıyoruz, israf ediyoruz maalesef...
YanıtlaSilİnsanlar miktara takılıyor. Çok kazanırsam çok harcarım, rahat bir hayat sürerim zannediyor. Kazanılan paranın temas etmesi ne kadar önemli... Emeğine sağlık hocam 🦋 Çok akıcı güzel bir yazı olmuş...
YanıtlaSil“Bir şey çok olduğunda etkisi artmaz, tam tersine onun için sarf edilen nimetin, imkanın, kafa yormanın, harcanan vaktin, emeğini ve kıymetini fark edememesine sebep olur. O yüzden insanın bereketini kaçıran şey israflarıdır. “ üretirkende tüketirken de farkında olmak. Teşekkürler..
YanıtlaSilHayatımızda güzelliklerin bereketli olması umuduyla :) Kaleminize sağlık...
YanıtlaSilBir şeyin çokluğu değil bereketiyle ilişkili insanın mutluluğu. Ne kadar bereket o kadar mutluluk ve huzur... Teşekkürler :)
YanıtlaSilEmeğinize sağlık 🌷
YanıtlaSilSomut ve soyut şeylerde bereketimizi arttırmak temennisiyle, kaleminize sağlık.
YanıtlaSilNe güzel bir anlatım✨ Elinize sağlık
YanıtlaSilÇok her zaman çok olmuyor... İnsan miktara takılsa da asıl sır Berekette...
YanıtlaSilErtelenen her şey büyür bizimde beklediğimiz ölçüde herşeyin güzelleşmesi bereketlenmesi niyetiyle❤️
YanıtlaSil🌼🌼🌼
YanıtlaSilHayatımız bereket dolsun inşAllah 🤲🥰
YanıtlaSilİnsan kazancını miktarla değerlendiriyor..Nimeti kendinden biliyor çok kazanırsam çok olur kendisini mutlu eder sanıyor..Sadece bir yanılgı... Azın bereketi derdi büyükler..Bereketi olanın azı çok olur .
YanıtlaSilEmeğinize sağlık..
Miktar arttıkça etkisi azalır. Ama biz hep tam tersini düşündük…
YanıtlaSilBunu hatırlattığınız için teşekkürler🌼
Ne kadar ilginç.. Zaman zaman aynı zaman yapılan iş aynı iş olsa da detayları kaçırdığı zaman o işten nasibini alamıyor insan.. Çok güzel bir yazı✨✨
YanıtlaSilAsıl olan ne ne kadar temas ediyor işte bu işin sırrı da berekette
YanıtlaSilKaleminize sağlık
YanıtlaSilBereketli teması yüksek makalelerimiz olsun
Ne hoş bir yazı ..kaleminize sağlık
YanıtlaSilTeşekkürler..
YanıtlaSilMiktarı arttırarak mutlu olmaya çalışıyoruz oysa onun yerine imkanı doğru kullanıp teması arttırmaya çalışmak ve onu bereketlendirebilmek ne güzel...Teşekkürler🎈
YanıtlaSilAllah bereket versin :)
YanıtlaSilBereket çok kilit bir nokta, bir seminerde konuşmacı söylemişti
YanıtlaSil“İnsanların çoğu miktarla ilgilenir, temasla değil…”
Uykunun, zamanın, çalışmanın, yolun, yemeğin, dinlenmenin, sevmenin… bereketi olmadıktan sonra soyut somut anlamsız kalıyor hepsi
YanıtlaSilÇok çalışmanın, çok kazanmanın yeterli olduğunu düşünüp yoğun koşturmaca da bereketi gözden kaçırmış insan...
YanıtlaSilÇok çalışmanın çok kazanmanın yoğun bir koşturmaca içinde olan insan bereketi gözden kaçırmış
YanıtlaSilbereketi olsun:) kaleminize sağlık👏🏻👏🏻👏🏻
YanıtlaSilAzın ne kadar çok olduğunu hatırlatan bir yazıydı. Elinize sağlık, çok güzeldi :)
YanıtlaSilEmeğinize sağlık :)
YanıtlaSilKaleminize sağlık
YanıtlaSilEmeğinize sağlık çok hoş bir yazı🌸
YanıtlaSilHayatımız ve kazancımız İnşallah bereketli olsun.
YanıtlaSilAzın bereketi vardır.
Sadakası verilmiş kazancın bereketi vardır.
Helal kazancın bereketi vardır.
Erken başlayanın bereketi vardır.
Teşekkürler güzel bir yazı
Mesele imkanlar değil temas etmesi. Ömür, eş, arkadaş ta buna dahil… :)
YanıtlaSil