Mahir kalabalık şehirlere uzak, süsün şehir ışıkları değil; doğanın olduğu bir köyde yaşıyordu. Köyün girişinde onu çeşit çeşit meyve ağaçları karşılardı. Merkezindeyse büyük bir çınar ağacı vardı, kimse yokken de ben buradaydım dercesine… Taş ustasıydı Mahir. Babasından ve dedesinden öğrendiği ustalıkla yıllardır taşları işler, onları birer sanat eserine dönüştürürdü. Yaz demez kış demez, bir dağın eteğindeki en nadide taşları bulur çıkartırdı. Ayrıca her sabah erkenden kalkar, köyün arkasındaki büyük kayanın yanına gider ve gün boyu o taşla çalışırdı. Bu kaya, Mahir için sadece bir hammadde değil, aynı zamanda gerçeğin simgesiydi. Taşın değişmeyen sertliği ve şekil alması, ona her zaman gerçeği hatırlatırdı. Yolda yürürken görüp alınmayacak taşlar, onu işlemeyi bilen insanın elinde birer zarafet simgesine dönüşüyordu.
Köydeki insanlar Mahir'in taşlarla konuştuğunu düşünürdü. Bir gün, şehirde yaşayan genç bir adam geldi köye. Bu genç, gerçeği; hayatın anlamını bulmak istiyordu. Neden insanlar en yakınlarında olan şeyi uzaklarda ararlardı ki!? Mesela Tibet’e gitmezse bulamaz mı insan hayatın anlamını, gerçekliğini!? Mahir’in koca bir kayayla uğraştığını görünce selam verdi ve ne yaptığını sordu. Mahir, elindeki çekici yere bırakıp gence döndü.
-“Ben bir taş ustasıyım, taşları işliyorum.”
-“Aaa ne değişik bir meslek!”
"Peki sen ne yapıyorsun, buralarda?" diye sorunca Mahir, “Ben gerçeği arıyorum.” dedi delikanlı. Mahir hızlıca cevap verdi ona; “Gerçek mi? O, her zaman gözümüzün önünde. Tüm zaman, tüm mekân ve tüm insanlar için geçerli. Yani değişmez ve tutarlı. Tıpkı bu taş gibi.”
Genç adam kaşlarını çatıp “Ama gerçek, kişiden kişiye göre değişir. Senin gerçeğinle benimkisi aynı değil ki. Bak, taş bile senin elinde farklı bir şekil alıyor.” dedi. Mahir, genç adamın eline bir parça taş tutuşturdu. “Bu taşın sertliğini hissediyor musun? Her ne kadar şekli değişse de özü aynı kalır. Taş yine taştır. Sen onun şeklini değiştirebilirsin ama gerçekliği değişmez.” Genç adam, taş parçasını avucunun içinde sıktı. “Peki, ya duygu ve düşüncelerimiz? Onlar da sürekli değişiyor. Bu durumda gerçek, nasıl tutarlı kalabilir ki?” Mahir gülümsedi. “Duygu ve düşünceler, dalgalanan bir deniz gibidir. Dalgalar yükselir ve alçalır. Ama denizin kendisi, yani derinlerdeki su hep aynıdır, değişmez.”
Genç adam derin bir düşünceye daldı. Mahir, çalıştığı büyük kaya parçasına tekrar döndü ve çekiciyle taşın üstüne vurdu. Taştan bir parça kopup yere düştü. “Bak, bu taşın şekli değişti ama özü değişmedi. Ne kadar parçalarsam parçalayayım, her bir parçası yine taş.” Genç adam başını salladı. “Yani, gerçeğin özü değişmez, sadece bizim onu algılama şeklimiz değişir.” Mahir, gencin omzuna dokundu. “Aynen öyle. Gerçek her zaman yanı başımızda ve çok sade. Bize düşen tek şey, onu görüp anlamak ve ona göre yaşamak...”
İnsan hep gerçeği bulmaya çalışır. Neyi aradığını içinde tam konumlandıramasa da, hep gerçeği arar. Bezen yaşadığı huzursuzluklar, belirsizlikler de bu yüzdendir. O yüzden gerçeği duyduğunda rahatlar. Her şeyi doğru yere konumlandırmaya başlar. Doğru yerde üzülür, doğru yerde kaygılanır. Bir şeyin gerçekliğini bilen üstün olur. O bilgi başarıya götürür. Ne yapması, ne yapmaması gerektiğini ve neden yapması, neden yapmaması gerektiğini bilir.
Mesela ağaçlar… Eğer ağacın gerçekliğini bilmezse insan, altında çay içip sohbet etmek bile gerginliğe yol açabilir. Salgıladığı gazlar sebebiyle meyve veren ağacın altında çay içilmez, keyifle oturulmaz. Serinletici etkisi olduğu için yapraklı ağaçların, meyvesiz olanların altında keyifle oturulur. Veya bir taş... İnsan bir taşın gerçekliğini bildiğinde, onu bir mücevhere dönüştürme hakkı olur. Veya ticari hayatta... Ülkenin en iyi mühendislik fakültesini bitirmiş biri olsa dahi, kalorifer su kaynattığında onun yerine İsmet Usta gerçekliği biliyorsa, o fabrikanın kalbi olur.
İnsanoğlu bu hayatta aslında çok kıymetli, çok değerli... Aceleciliği, sabırsızlığı, tartışmaya meyli hep oyalar onu ve boşu boşuna gittikçe gerçeklikten uzaklaşır.
Peki, yakınlaşmak için ne yapmak gerek?
Zıttında hamle yapmak...
Sabırla, uyumla, sakince, ilimle...
Su gibi, yemek gibi...
YanıtlaSilEn temel ihtiyaçlarından...
Gerçeklik ihtiyacı...
Emeğinize sağlık....🪻
Gerçek üstündür. İşlerinin, durumunun, iletişimin, ilişkinin gerçekliğine sahip olanlar da üstündür. Sahtenin bu kadar popüler olduğu günümüzde gerçeklik ihtiyacını aktaran yazı için teşekkürler 🌸 Tüm ustalara, kaleme alan ustaya selam olsun 🤗
YanıtlaSilKaleminize sağlık, ne güzel de aktarmışsınız gerçeği 🌺
YanıtlaSilNe güzel anlatılmış gerçeklik.
YanıtlaSilKaleminize sağlık ✏️
İnsan her halde gerçeği bilmek istiyor, ama egosu yetmediği için sahteye meyil ediyor. Öyle bile olsa gerçek hep açığa çıkar sahte hep yok olur. Doğru tarafta durmak için ilim şart.
YanıtlaSilteşekkürler
YanıtlaSilGerçek her yerdedir… Gözümüzün önünde burnumuzun ucunda… Elinize sağlık 🌿
YanıtlaSildüşündürücü ve yeni bilgi edindiğim bir yazı oldu kaleminize saglık
YanıtlaSil"Gerçek, onu sahip çıkanı üstün kılar." Onu anlayıp sahip çıkanlardan oluruz inşallah...
YanıtlaSilamin
SilKaleminize, yüreğinize sağlık.Cok güzeldir yazı olmuş.Gercegi görüp, kaybetmeyenler olmak ümidiyle...
YanıtlaSilİnsan hayatta mutlu ve başarılı olmak için çok şeye ihtiyacı olduğunu zanneder oysa ihtiyacı olan tek şey gerçekliktir, ilimdir.
YanıtlaSilÇok güzel bir yazı olmuş. Kaleminize sağlık.
YanıtlaSilEmeğinize sağlık 🌸 Ne kadar güzel bir aktarım olmuş...
YanıtlaSilOkurken pek çok şey gözümün önünden geçti. Gerçek denilen şey hiç zannettiğimiz gibi değil.
YanıtlaSilGerçeğe olan ihtiyacımız ve nerede bulacağımız çok öz bir şekilde lafı dolandırmadan, net ve ikna edici bir şekilde sunulmuş. Kaleminize sağlık 🌱
YanıtlaSilHep sahteyi gerçek sanarak geçiyor ömrümüz ne yazık ki...
YanıtlaSilZıttına hamle.. Sabırla, uyumla, sakince, ilimle.. :) Ellerinize sağlık
YanıtlaSilZıttına hamle.. Sabırla, uyumla, sakince, ilimle.. :) Ellerinize sağlık
YanıtlaSilAceleciliği, sabırsızlığı, tartışmaya meyli hep oyalar onu ve boşu boşuna gittikçe gerçeklikten uzaklaşır. Zıttında hamle; sabırla, uyumla sakince ilimle harika olmuş emeğinize sağlık.
YanıtlaSilBoşu boşuna oyalananlardan olmamak dileğiyle...
YanıtlaSilGerçek tektir ve herkes için aynıdır. Varlığın geçekliğine ulaşılamadığında ortaya farklı farklı yorumlar çıkar.
YanıtlaSilTaş ustasından gerçekliğe yolculuk… Ellerinize sağlık…
YanıtlaSilÇok güzel 👏💐
YanıtlaSilTaş ustasındaki beklenmeyen ilim..teşekkürler güzel yazı için...
YanıtlaSilElinize sağlık...çok güzel bir öykü...İnsan kendisine gerçeği anlamayı zorlaştırmazsa gerçekten de "gerçek" herkes için çok kolay ve anlaşılır.
YanıtlaSilHayatımızda çoğu meselede gerçeği yakalamak ümidiyle…🌿
YanıtlaSilİhtiyacıma binaen bir yazı olmuş. 💙Rabbim sabır ve sebatla kendimizi tanımayı ve gerçeğe, gerçekliğe yakınlaşmak için gerekli koşulları sağlayabilme gücü versin. 💞
YanıtlaSilİhtiyacıma binaen bir yazı olmuş. 💙Kaleminize sağlık. Rabbim sabır ve sebatla kendimizi tanımayı, gerçek ve gerçekliğe yakınlaşmak için gerekli koşulları sağlayabilmeyi nasip etsin. 💞
YanıtlaSilİnsan gerçeği arar, gerçek gözümüzün önündedir oysa.. Kaleminize sağlık
YanıtlaSilNe güzel bir yazı elinize sağlık
YanıtlaSilGerçekleri bilenler üstündürler. Kaleminize sağlık
YanıtlaSilDeğişmeyen tek şey… :)
YanıtlaSilGerçeklik…