“Yaradılıştan mıydı acaba insanların bu özelliği?” diye düşündü. Sonra kendisinin hiç de öyle davranmadığını, herkesin her işine koştuğunu fark etti.
Öyleyse neden insanlar böyle davranıyordu ki?
Çok mu zordu, iyiliğe iyilikle cevap vermek?
Demek ki büyükler bana bunu da yanlış öğretmişlerdi. ”Hani iyilik yapan iyilik buluyordu? Hani nerede? Zaten ahh o büyükler yok mu? İyi olun, merhamet gösterin insanlara diye bizleri bu hayatta hakkını savunamayan, ezik insanlar olarak yetiştirdiler.” Çok kızgındı ailesine; kurtlar sofrasına kuzu yetiştirdiler diye onları suçluyordu…
Çok bunalmıştı artık. Yeminle nefret ettim bu insanlardan, bu çağdan dedi. Hiç kimse samimi değil. Söylenenler başka, davranışlar başkaydı. Ne kadar yorucu bir durumdu. Halbuki; hayattan beklentisi hiç de öyle değildi.
Aklına arkadaşını aramak geldi. Birileri ile dertleşmeliyim, bu halde eve gidersem sabaha kadar uyuyamam, kafama takarım şimdi dedi. Sevgi ile bir kafede buluştular. Nalan, hislerini, insanların onu nasıl kullandığını, iyilik etmenin zararlarından bahsetti. Daha önce de bu konularda konuşmuşlardı. Sevgi aslından Nalan'ın yaşadığı sıkıntının farkında idi ve ona şunu sordu:
“Neden sürekli aynı sorunları yaşıyorsun sence?” dedi.
Nalan şaşırdı. “Bu nasıl soru?” diye geçirdi içinden.
“Niye yaşayacağım; tabi ki insanlar nankör.” dedi. Sevgi ise;
“Bütün nankörler seni mi buluyor Nalan’cım? ” diye sordu. “Belki de insanların sana böyle davranması seninle alakalıdır. Bunu hiç düşündün mü? ” dedi.
Nalan;
“Tabi haklısın benle alakalı; ben çok iyiyim, safım. Herkese kanıyorum, herkes iyi olsun istiyorum. Yanlışım bu işte, gereğinden fazla iyi olmak!”
Nalan kendince problemini anlamıştı.
“Peki Nalan’cım bizim dostluğumuz yıllardır bir çizgide devam ediyor. Sence neden?”
Nalan;
“İkimiz de iyiyiz de ondan.”
“Gerçekten böyle mi düşünüyorsun Nalan’cım?”
Sevgi, Nalan’ın gerçekleri kendisinin fark etmesi için sorular soruyordu. O ise soruları düşünmeden, irdelemeden cevaplıyordu. Nalan’ın sınırlarını koruyamadığını fark etmesini istiyordu. İyilikle tavizi sürekli karıştırdığını ve aslında beğenilme ihtiyacı yüzünden insanlara bu kadar yakın davrandığını biliyordu. Sonrada yeterli ilgiyi görmeyince de üzülüyordu. Aslında Nalan’da insanlarla olan ilişkisinde samimi değildi. Ama bunun farkında da değildi. Doğru ile yanlışlar karışmıştı. İyilik yapıyorum derken taviz veriyordu. Sonra da insanları nankörlükle suçluyordu.
İnsan kendini tanıyamadığında; kendi ihtiyaçlarını da, karşısındakilerin ihtiyaçlarını da bilemiyordu. Ve insan gerçekleri fark edeceği zamana kadar bu kısır döngünün içinde çaresizlikle, şikayetlerle, üzüntülerle, gönül kırgınlıkları ile dolaşıp duruyordu. Halbuki İnsan, öğrenebilen bir canlıydı.
Doğru bildiği yanlışları, son nefese kadar değiştirebilme hakkı vardı.
Tabi ki fark ederse…
İnsanların beni sevsin duygusu sınırları ortadan kaldırıyor. Sonra bakıyorsun ki sadece göz ucuyla selam verebildiğin samimiyetteki insan bile sana sınırsız davranabiliyor. Bu onun hatası değil, sınırların yoksa imtiyaz hakkında yok!
YanıtlaSilİnsan insanın aynasıdır...Şikayet ederiz fakat gerçekten problemin sebeplerine odaklandığımızda, kendimize düşen payı anlamaya çalıştığımızda çözümede yaklaşıyoruz..Kaleminize sağlık..
YanıtlaSilKavramlara farklı anlamlar yükleyince şikayetler silsilesi bitmiyor, insan karşılaştığı problemlerde süreklilik olunca kendini sorgulamak hiçte aklıma gelmiyor. Ama düğüm tamda oralarda çözülüyor..
YanıtlaSilKaleminize sağlık çok anlamlı bir yazı olmuş💐
Çünkü ALLAH her yerdedir ve ALLAH kulunun zannı üzerinedir. Olumsuzluk dediğimiz şey neden olumsuzluk diyoruz mesela neye göre kime göre. Yoksa sadece bizim adlandırdığımız bir şey olabilir mi olumsuzluk. Gücümüz yetmediğinden adı olumsuzluk olabilir mi :)
YanıtlaSilinsanın taviz ne demek bunun gerçeğini bilmemesi ne acı..ne kadar çok şeyi alt üst ediyor aslında...
YanıtlaSilİnsanın yaptığı yanlışları tekrar etmeden değiştirme hakkı olması ne büyük bir ikram..
YanıtlaSil“Neden sürekli aynı sorunları yaşıyorsun sence?” sorusu ara sıra kişinin kendisine sorması gereken bir soru. Çözümleri oraya gizlenmiş sorunlarımızın..
YanıtlaSilDoğru soru sormayı bilmek cevaplamanın ilk adımı gerçekten
YanıtlaSilİnsan kendini tanıdığında, tanımladığında karşıdakilerin Dr gerçek ihtiyacını kavrıyor. Ona davranışları değişiyor. Taviz oluyor iyilik :)
YanıtlaSilDoğru bildiği yanlışları, son nefese kadar değiştirebilme hakkı vardı.
YanıtlaSilİnsanın dünyasını değiştirebilecek bir cümle.. Farkedebilene...
Hayatın içinde öğrenci kalmak ne kıymetli 🌱
YanıtlaSilHayatın içinde öğrenci kalmak ne kıymetli 🌱
YanıtlaSilTaviz verdiğini fark etmekten daha ağır olanı, insanın kendisinin de aslında ilişkilerinde samimi olmadığını fark etmesidir herhalde.
YanıtlaSilİnsan kendi yapıp ettiklerinin sonuçlarını yaşar, sonra neden bu benim başıma geldi der. Doğru bildiğimiz yanlışları fark edebilmemiz dileğiyle🌸
YanıtlaSilİnsan öğrenebilen bir canlı. Yeter ki gelişmeye açık olsun...
YanıtlaSilInsan egosu icin iyilik yaparsa Karsi taraftan beklen icine girer. Onun icin nankorluk gordugunu zandeder
YanıtlaSilElinize sağlık. İyilik karşılıksız olmalı evet ama her iki tarafta saygılı olmalı incitmemeli diye düşünüyorum.insanin her daim birseyleri düzeltme hakkının olması inanılmaz fırsat.
YanıtlaSil