12 Aralık 2024 Perşembe

ÇAY DEMLENENE KADAR

Hafif yağmurlu ve parçalı bulutlu bir gökte, doğmak üzere olan güneşin ışınları, tek yaşadığı evinin mutfağına girsin diye perdeyi açtı Lale. Ocağa yaklaşıp demliğe bir çay suyu koydu. Fırını yaktı ve hazırladığı hamuru içine yerleştirdi. Usulca saçlarını at kuyruğu bağlayarak topladı. Evi havalandırmak için camı açtı. Bir anda dışardan gelen serin, berrak ve az nemli sabahın berrak havası yüzüne çarptı. Lale’nin modunu da yükseltti. Bu sonbahar sabahını aydınlatmak için masanın kenarında bulunan vanilya kokulu mumunu yaktı ve sandalyeye oturdu. Çay demlenirken masanın çekmecesinden aldığı not defterine mavi bir kalemle bir şeyler karalamaya niyet etti. Kelimeleri sıralıyordu, yazı yazmak ona her zaman iyi gelirdi. Ne çok durumlar yaşamıştı son zamanlarda. Yaşarken fark etmiyor insan diye düşündü. Oysa en çok da yaşarken farkında olmaya ihtiyacı vardı insanın.

Meğerse insan yaşarken ne kadar az düşünüyormuş… Sözcüklerini kağıda akıtırken farkındalığı artmıştı. İnsan, yazarken olaylara bilinç açıklığıyla bakabiliyordu. Aklına düşen o konu daha şeffaf, daha anlamlı bir hal alıyor ve netlik kazanıyordu. O yüzden, bu vakitlerde sessizleşirdi, bazen bir kenara çekilir ve kendini yoklardı. Özüne dönmek ona iyi geliyordu. Kalem elinde uzunca, sonsuz gibi görünen birkaç dakika uzaklara daldı. Sordu kendine, “Ne oluyor da insanlarla olan ilişkilerimde sorunlar yaşıyorum?”

Lale’nin bir iş arkadaşı "Sınırları olanın imtiyaz hakkı olur." demişti. Acaba ne demek istemişti ki? “Ne yani şimdi sevdiklerime sınır mı koyacağım? Belli bir mesafeden mi onları seveceğim?” Ama Lale ilişkilerinde mesafeler olursa, sevdiklerini kaybedecek gibi hissediyordu ve onlar olmadan hayatında büyük bir boşluğa düşecekmiş gibi geliyordu… Oysa ki hayatta öyle bir boşluk olmadığını da söylemişti arkadaşı..

Evet, öğrenmesi gerekiyordu Lale’nin… Belirli bir mesafede kalabilmeyi, sınırlarını çizebilmeyi…

İrdeledikçe mesafe kurmanın önemini zihninde daha iyi oturttu Lale. Zarar görmemesi ve zarar vermemesi içindi... Hem kendine hem de çevresindekilere fayda verebilmek için kendi hayat sahnesinde kalması gerekiyordu. Ablası Müge değildi ki o! Ya da kuzeni Eftelya değildi o! O Laleydi! Bu ancak kendisine verilen role sahip çıkarsa olurdu. Tıpkı, geçen akşam çocukluk arkadaşı ile izledikleri tiyatro oyunundaki gibi, herkes kendi rolünün hakkını vermeye çalışınca ortaya müthiş bir iş çıkıyordu.

Ocağın üstüne dökülen kaynayan suyun sesi Lale’nin düşüncelerini aniden böldü. Kalkıp çayı demledi. Kaynayan, fokurdayan suyu çayın üstüne birden döktü. Su o kadar kaynamıştı ki… Demlikten akarken sol eline sıçradı ve demliğin içinde çay yaprakları da yanmaya yakın bir hal aldı. Beklediği güzel çay kokusu, yerini etrafını kimsenin kolay hissedemeyeceği hafif ince yanık bir kokuya bıraktı. ”Off, yine mi dikkatimden çıktı? Yine mi acele ettim?” dedi kendisine. Oysa annesi onu kaç kere uyarmıştı. “Kaynayan suyu bir anda çayın üstüne boca etme!” diye. Çözümü biliyordu aslında Lale ama uygulamıyordu. “Önce kaynar suyu demliğe dökersin, harı çıkar. Sonra çayı üzerine eklersin ki yavaş yavaş demlensin” derdi annesi. 

İnsanlara da ısıları yüksekken sakince yaklaşmak gibi... 

İnsanlara karşı acele etmemek, onlara zaman vermek gibi...

Bazı şeylerin demlenmesini beklemek gibi...

İnsanların ihtiyaçlarını giderirken onlara zarar vermemek gibi...

Başkasının sahnesinden rol çalmamak, baş rol olmamak gibi...

Belirli mesafede kalmak gibi...

Daha kıvamlı, usulca su verirken, karşıdakini demlemek gibi...

Demlemek isterken çay yaprakları ve kendi tenini yakmak değil!

İhtiyacını gidermek isterken onun rolünü oynamak değil!

Hayatta her zaman bir dönüşüm oluyorsa bu başkalaşarak olurdu. Başkalaşmak birlikte olur. Ama karşıdakinin hayatına karışarak değil. Birlikte ortaya bir şeyler koyarak olur.

Kendi sahnende kalarak,

Kıvamda,

Mesafeyi koruyarak,

Haddini aşmadan ...

Ona vermek, tıpkı bir çay bardağı ikram etmek gibi...

Veya ondan almak, tıpkı başkasının ikram ettiği bir çay bardağını içmek gibi... 

On dakika geçti suyu demliğe döktükten sonra, artık çay olmuştu. Bir fincan kendine aldı. Önce demi, sonra suyu koydu ve az bir miktar bekledi. Çay içilecek kıvama gelmişti. Lale usulca çayından bir yudum aldı. Aldığı yudumun tadına vardı, beklediğine değmişti. Kalemi eline alıp yazmaya devam etti. Çay demlemenin bile bir yöntemi varsa, iyi ilişkilerin de bir yöntemi olmalıydı. Cümlesiyle metnine son noktayı koydu. 

Ve Lale haber programı sesinden kalktığını anladığı, onun gibi tek yaşayan yeni komşusu Necla’yı davet etti. Lale çay bardağı eşliğinde fırından yeni çıkmış sıcacık susamlı simitleri Necla’nın önüne nazikçe koydu. İki bayan tebessümlü yüz ifadeleriyle neşeli bir sohbetle beraber güne devam ettiler…

 

 


16 yorum:

  1. Çay demlemenin bile bir yöntemi varsa, iyi ilişkilerin de bir yöntemi olmalıydı... Güzel bir yazı olmuş, emeğinize sağlık...

    YanıtlaSil
  2. "Ne kadar da az düşünüyorsunuz..." Verileli doğru kullanmak dileğiyle..

    YanıtlaSil
  3. İnsan haddini aşmadan ne güzel de hayatı yaşıyor oysa... ihtiyacı olan şey haddini bilmek... Ne mutlu o haddini bilenlere... Haddini bilenin, RABBİNE ulaşması duasıyla...
    ALLAH bedellerinizi kabul etsin... 🤍

    YanıtlaSil
  4. Güzel olan her şey sabır ve emek istiyor. Oysa insanoğlu ne kadar aceleci...

    YanıtlaSil
  5. Sınırlar insanı korur❣️

    YanıtlaSil
  6. insanın sınırlarını bilmesi ne kıymetli

    YanıtlaSil
  7. Yine hayatın içinden bir yazı olmuş, ellerinize sağlık

    YanıtlaSil
  8. Belirli bir mesafede her şey ne kadar keyifli.. Kaleminize sağlık 🌼

    YanıtlaSil
  9. Kendi sahnemizde kalarak ama başkalarını da gözetleyerek bir kıvam tutturmak lazım bu hayat sahnesinde.

    YanıtlaSil
  10. Kıvamda... Mesafeyi koruyarak... Haddi aşmadan... işte o zaman denge var sahnemizde.

    YanıtlaSil
  11. Yaşarken fark etmiyor insan diye düşündü. Oysa en çok da yaşarken farkında olmaya ihtiyacı vardı insanın....

    YanıtlaSil
  12. Sınırlar çok kıymetli:)....kaleminzie sağlık 🌺

    YanıtlaSil
  13. Sınırlar olmayınca belirsizlik oluyor. Sınırlar ayrıcalıklı yapar...
    Teşekkürler 🍃

    YanıtlaSil
  14. Gerçeğin ne olduğu bilmeden geçirilen ömür zanlarla devam ediyor…

    YanıtlaSil
  15. Çayı derlerken bile bir yöntemi kıvamı varsa, ilişkilerimizde de bir yöntem, kıvam, sınır olmalı...Kaleminize sağlık...

    YanıtlaSil
  16. Ne kıymetli şey kıvamı tutturmak... Emeğinize sağlık

    YanıtlaSil