Yeliz baba yadigarı dükkanını erkenden açar, işinin başına geçerdi. Çocukluğu buram buram simit kokan tezgahların arasında geçmişti. Şimdi kendisi pastacılık marifetini de katıp, babadan öğrendiği işini kıymetlendiriyordu. Yeliz işinin her aşamasından keyif alanlardan biriydi. Temizliğinden tasarımına, müşterilerle sohbetine kadar... Müşteriler onunla alış veriş yapmaktan memnun kalır, bir gelen bir daha gelir, hatta başkasını da yönlendirirdi.
Ticaretin usullerini babasından öğrenmişti Yeliz. Sadece kendi işini değil, komşularının da ticaretini gözetirdi. Eskiden aynı bölgedeki esnafların birbirleriyle komşuluğu vardı; sahip çıkarlardı birbirlerine. Namaz saati oldu mu hak geçmesin diye kapı usulen kapalı dururdu her dükkanda. Komşu esnaf siftah yapmadıysa, gelen müşteri "Yanımdaki siftah yapmadı, onun da bereketi olsun." diyerek komşuya yönlendirirdi. Sanki farklı sahipleri olan tek dükkan gibiydi sokak. Yeliz de bu usulü sürdürmeye dikkat ederdi. Gelen müşterilere ikramı ve tatlı dille sohbeti, olmazsa olmazıydı. Konuşmayı, insanlarla sohbet etmeyi çok severdi. Onları sadece olduğu gibi dinlemez, anlattıklarından ihtiyaçlarını da anlar ve elinden geldiğince müşterilerini memnun etmeye gayret ederdi. Müşterileri selamla karşılar, dualarla uğurlardı.
Yeliz organizasyonların aranan ismi olmuştu. Hele düğün pastası dendi mi, akla hemen onun pastaları gelirdi. Yaklaşan düğünlerle işleri artıyordu. Gelen gelene, dükkânın kapısı bir açılıyor bir kapanıyordu. “Çok şükür işlerde yolunda...” diye içinden geçirdi.
Akşam üstü hava almak için kapının önüne çıkmıştı, yan komşusu Yalçın abiye kulağı ilişti. “Bugün de iş yok…” diye dükkânda söyleniyordu. “Herkese var bir bize yok bu dünyada!” Yalçın abi de babadan kalma dükkanını işletiyordu. O da babası gibi eski usul tuhafiyeciliğe devam ediyordu. Her şey değişmiş ama Yalçın abi değişmemişti. Bu da onun işlerini olumsuz etkiliyordu. Hele son zamanlarda yaşadıkları da eklenince, bunaldığı ortadaydı. Her şey üst üste gelmişti onun için. Çocuğunun rahatsızlığı, hastane masrafları derken çok sıkışmıştı.
Yeliz, Yalçın abiye uğramaya niyet etti ama tam o sırada naif bir sesle irkildi: “Yeliz hanım açık mısınız, kapattınız mı yoksa dükkânı?” Kibar, uzun boylu, hoş bir hanımefendi sesleniyordu. Büyük bir organizasyon için yardım istiyordu. O an hiç düşünmeden “Buyurun yan dükkândan yardımcı olalım, Yalçın abi deneyimli bir esnaftır. Süslemeleri, tasarımı oradan beğenelim, ikramları da ben hazırlarım.” dedi. Müşterisini Yalçın abiye yönlendirmişti. En azından bu konuda ona destek olabileceğini biliyordu.
Yeliz işe ilk başladığı zamanlar Yalçın abinin ona ne kadar destek verdiğini hatırlıyordu. “Evet” dedi, kendi kendine. “Böyle böyle iyi olacağız biz. Birlikte iyi olacağız.” dedi. Dükkânını kapattı ve evinin yolunu tuttu. Yastığa başını koyduğunda günün yorgunluğunun yanında tatlı bir huzur kapladı içini. Ertesi gün dükkanı açarken Yalçın abi yüzünde hafif bir tebessümle Yeliz’i bekliyordu. “Yeliz, dün bana gönderdiğin müşteri için teşekkür etmek isterim. Gelirsen ve görmezsem diye de kapıda bekledim. Dün o müşteri olmasaydı dükkanı kapatıp çıkacaktım. O müşteriden sonra birkaç müşteri daha geldi. Bana nasıl iyi geldiğini anlatamam, teşekkür ederim.” dedi, elindeki kahveyi uzatarak. Yalçın abi bilirdi ki, Yeliz sabah kahvesini içmekten keyif alırdı. Yeliz; “Esas ben teşekkür ederim Yalçın abi, ne gerek vardı?” dedi. Yalçın abinin bu ince davranışı onu çok memnun etmişti. İnsanların birbirlerinin farkında olmaları ve birbirlerine fayda sağlamaya çalışmaları problemleri azaltıyor, mutluluğu arttırıyordu.
Yalçın abi yılların esnafıydı ama kendinden genç de olsa Yeliz’den öğreneceği çok şey olduğunu fark ediyordu. Günler birbirini kovalıyor, hem Yeliz hem de Yalçın abi birbirlerine ve diğer esnaf arkadaşlarına müşteri gönderiyor, birbirlerini destekliyorlardı. Hem güzel hem de faydalı olacak şekilde davrandıkça herkes kazanmış oluyordu.
İnsanoğlu bu hayatta kazanmak ister ama önemli olan neyi, nasıl kazandığıdır. İnsan tek taraflı kazancın kazanç olmadığını anladığında ihtiyaç gözetmeye başlar. Başkalarının ihtiyacını gidereninse kendi ihtiyacı giderilir.
"İşte bu yüzden dostum, bu senin hayatın ama beni de ilgilendiriyor."
İhtiyaç gideren olmak dileğiyle...
Kaleminize sağlık..
YanıtlaSilHayatımıza hiçbir şey ve kimse tesadüfen gelmiyor gerçekten olumlu ya da olumsuz mutlaka bir şey öğretir. Dolayısıyla hayatlarımız bir şekilde birbrimizi ilgilendiriryor. İnşALLAH farkında olanlardan olabiliriz...Elinize sağlık 🌺
YanıtlaSilBereket ne kadar çok yerde.. Hiç cimri değil, herkese açık.. Kaleminize sağlık..
YanıtlaSilİhtiyaç giderenin ihtiyacının görülmesi nasıl bir güzellik. İhtiyaç giderebilenlerden olabilmek dileğiyle...
YanıtlaSilsen yeter ki verebil. sen verdikçe bereketleniyor.
YanıtlaSilÇok, çok beğendim. Ne güzel anlatmışsınız ihtiyaç gidermenin önemini... Teşekkürler:)
YanıtlaSil"... Senin hayatın ama beni de ilgilendiriyor.." çok güzel..
YanıtlaSilTesekkurler
YanıtlaSilYeliz gibi esnaf çok az var.
YanıtlaSilNe kadar kıymetli Yeliz gibi esnafların varlığı...
Teşekkürler 🍃
Yüreğinize kaleminize sağlık, kesin kazanç:) ihtiyaç giderenin ihtiyacı giderilir. İnsan bunu bilince hem hayrını hem bereketini fazlasıyla görüyor çok şükür
YanıtlaSilOkurken insanın içini ısıtan, yüzünü gülümseten satırlar. Yüreğinizden kaleminize dökülenler için teşekkürler. Birlikte iyi olabilmek, ihtiyaç giderenlerden olabilmek ümidiyle..
YanıtlaSilKaleminize sağlık
YanıtlaSilHayatımızın bereketi bir başkasında gizli. Başkasına yardımım aslında kendi öyküme olan yardımım. Başkasına ettiğim dua aslında kendi hayatıma ettiğim dua… Kaleminize sağlık. :)
YanıtlaSilİhtiyaç giderenlerden olmak dileğiyle...
YanıtlaSil