“Bir ömrü tüketiyoruz inişli çıkışlı, düşe kalka debelenmelerle. Günler birbiri ardını kovalarken yaşadım diyoruz, yaşadım... Ama hakkını verebiliyor muyuz yaşamın? Yaşam, sebeplerle döşenmiş bir yoldur. Attığımız her bir adım bir başka adımı doğurur. Yaptığımız her bir seçim yeni bir yola giriş ve bir başka yoldan vazgeçiştir. Bu yüzden insan seçimlerini doğru ve güzel olanlardan yana yapmalıdır. Bir çiçeğin toprağa kök salıp tomurcuklanması gibi... Doğru zamanda, doğru yerde ve doğru hamlelerde bulunmalıdır insan. Önce doğru toprağı bulup kök salmalı, sonra ise çiçeklenip bulunduğu yeri güzelleştirebilmelidir. Bunun içinse bilmelidir insan, hangi çiçeğin hangi toprağa ekileceğini. Her çiçek, her toprakta açmaz ki...”
Eline aldığı kitapta bu yazıyı okuyunca içinde bir sızı hissetti Melis. Ne kadar doğru bir söz; “Her çiçek, her toprakta açmaz.” Yıllardır olduramadıkları, boşa giden çabaları, takdir görme isteği, birilerinin onun fedakarlıklarını anlaması için beyhude geçen bir ömürdü onun ki. Geçmişinde yaşadıklarından ders almadan, sadece daha fazla ne yapabilirime odaklandığı, o toprağa hiç bir zaman tutunamayacak olanı zorla yeşertmeye çalıştığı bir hayat... Ve sonunda yalnızlığı ile baş başa kaldı. Artık bu böyle gitmez dediği anda başladı Melis’ in değişim süreci. Bir çıkış yolu olmalıydı. “Bu hayat böyle gitmeyecek artık!” dedi. İlk defa kendi ile ilgili bir konuda bu kadar net davranabilmişti. Hayatında bir şeylerin doğru gitmediğinin farkındaydı. Ama ne yapacağını bilemiyordu. “Buna bir çözüm bulmalıyım. Bir yolu olmalı. Benim yaşadığım şeyleri yaşayan başka insanlar da olmalı...” dedi Melis. Artık emindi, değişecek dönüşecekti, ama nasıl? “Ne yapmalıyım?” diye düşündü ve araştırmaya başladı.
Bir gün bir arkadaşının seminerlere katıldığını duyunca kendisi de katılsa nasıl olur diye düşünmeye başladı. Aslında Melis hemen her şeye atılan biriydi, girişkendi. Ama bu seminere katılma kararını öyle hemen veremedi. Maddi ve manevi zorluklar içinde olması buna etkendi. Arkadaşı sorunca ne zaman katılacağını, biraz mahcup cevap verdi. “Maddi olarak beni zorlayacak gibi...” Arkadaşı yardımcı olabileceğini söyleyince mutlu oldu Melis. “Hayatında bugüne kadar sürekli başkaları için bir şeyler yaptın. Şimdi ilk defa kendin için bir şey yapacaksın. Ve ben gerçekten bu konuda sana sonuna kadar destek olmaya razıyım...” Bu cümleler Melis’in karar vermesini hızlandırmış oldu, sonunda karar verdi ve gitti…
O gün seminerde duyduklarından çok etkilenmişti. İnsanlara karşı neden hayır diyemediğinin, fedakârlık zannettiği şeylerin taviz olduğunu duyunca kafası rahatlamıştı sanki. “Biliyordum sadece ben değilim böyle” diyordu içinden. Tamam bunları duymak iyiydi ama peki nasıl toparlanacaktı? Seminer devam ettikçe bunlara ait stratejileri de duymaya başladı. “Şimdi oldu!” dedi içinden. “Aradığımı buldum!” Bazı anlarda canı yansa da sebebini ve bunun nereye varacağını bilmek rahatlatmıştı onu…
Günler günleri kovaladı…
Melis hayatını yeniden dizayn ediyordu. Geçmişteki yaşadıklarını hatırladıkça yarınlarıyla ilgili başarıya ulaşacağı noktaları da görüyordu. Alışkanlıklarından vazgeçmek kolay değildi, canı acıyor olsa da bir taraftan da dönüşümünü hissettikçe mutlu oluyordu. “Dur demeyi bilmek de çok büyük bir konformuş.” diye düşündü. Artık olur olmadık kişiler hayatına karışamıyordu ama değişim kolay olmamıştı.
Aslında değişimin kolay olacağını düşünmek miydi insanı yanıltan?
Öyle ya bir tırtıl kelebeğe dönüşmeden önce sabırla ilmek ilmek örmüyor muydu kozasını?
Sabırla beklemiyor muydu kozasında? Onca çabadan bekleyişten sonra geliyordu değişim ve muhteşem bir kelebeğe dönüşüyordu.
İnsanın değişimi de kolay değildi, lakin insan aceleciydi, bir an önce olsun istiyordu. Melis'inde sancılı bir sürecin sonunda olmuştu değişimi. Küçük küçük adımlarla başlamış ama belli bir yol alabilmişti. Dikiz aynasından arkaya bakmadan, yolunda ilerlemesi gerektiğini biliyordu artık. Sadece, yarınlarında aynı hataları yapmamak için ders çıkarması gerektiğinde bakacaktı geriye, zaman zaman...
Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki; deneyim transferi insanın hayatında konfor sağlayan bir yöntemdir. İnsanın kendi yaşadıklarından, başkalarından ve doğadan deneyim transferi yapması gerekir. Geçmişte yapılanlar ancak bir deneyime döndüğü zaman hayatına olumlu bir katkı sağlar. Yoksa sadece yaşanmışlıklar, acılar, pişmanlıklar olarak kalır… İşte bu yüzden yeni bir adım atarken elbette arkaya bakacak insan ama “Ne yaptım da ne oldu? Ne yapmadım da ne oldu?” diyerek, yaşadıklarından yarınını daha iyi bir güne dönüştürecek dersler çıkararak bakacak. O zaman o deneyimlerin her biri gidilen yola ışık tutan birer fener olmaya başlar. Diğer türlü insan çok şey yaşamış olsa da, o yaşananlar insanı dününden daha iyi yapacak stratejiyi vermedikçe, birer yük olur omuzlarında.
Melis’inkiler yaşanmışlık değildi artık, yük olmaktan çıkmış deneyime dönmüştü. Bugüne kadar yaşadığı hemen hemen her olaydan çıkardığı dersler olmuştu bu seminerden sonra. Ve hem kendi yaşantısından, hem başkalarının yaşantısından, hem de dünya üzerindeki varlıklardan deneyim transferi alarak hayatını sürdürmek, onun yaşam stili oldu. O günlerde okuduğu kitaptaki paragraf geliyordu sürekli aklına. “Yaptığımız her bir seçim yeni bir yola giriş ve bir başka yoldan vazgeçiştir. Bu yüzden insan seçimlerini doğru ve güzel olanlardan yana yapmalıdır.”
O seminerde bulduğu çıkış yoluyla yaptığı seçimlere şükrederken, “keşke herkes doğru ve güzel seçimleri yapmanın stratejilerini öğrense...” diye dua etmeyi ihmal etmiyordu.
Her anın kıymeti bilinse bu yaşanmışlık mı olurdu deneyim mi? Ne güzel bir farkındalık katmışsınız kaleminize sağlık🎀
YanıtlaSilHer seçim bir vazgeçiştir 🤗
YanıtlaSilİnsan neden öğrenemez? NedenYaşadıklarını deneyime dönüştüremez yada zarar gördüğü süreçte niye ısrar eder?..Kaleminize sağlık..
YanıtlaSilYaşadıklarımızdan sonuç değerlendirmesi yapalım ki deneyim olsun bize. Yaşadıklarımızı da boşuna yaşamamış olalım. Elimiz dolu çıkalım...
YanıtlaSilTeşekkürler 🍃
Her farkındalık yeni başlangıçlar için çok kıymeti...
YanıtlaSilEmeğinize sağlık 🍁
Doğru olması yetmez...
YanıtlaSilGüzel de olmalı... :)
İyi olanı yıllardır çok yanlış anladı insanoğlu...
Gerçek olan sade, güzel, fayda verirdi oysa...
Yüzyıllardır böyle olmuştu...
Şahit de oldu insanoğlu gerçeğe...
Süslü olanın süsüne aldandı...
Gerçeğin mahkumu olduğunu bilmeden...
Gerçeği kaleme aldırana hamd olsun...
Bedellerinizi kabul etsin...
Gerçeği arayan ve merak edenler için gerçeği kaleme aldıran RABBİMİZE hamd olsun...
YanıtlaSilBedellerinizi kabul etsin...🪻
Ne kadar da çok duyarız şu cümleyi, "Ben neler yaşadım.. " yaşadıklarınızdan der çıkarmak ümidiyle..
YanıtlaSilDTÖ, ne büyük konfor.. hayatın dönüm noktası, hayatı ve yaşadıklarımızı fark etmeye başladığımız yer..
YanıtlaSilAslında ne ilk ne de sonuz ama insan genelde kendisi deneyimlemeyi tercih ediyor ve sonrasında boşa geçen her saniyesi için üzülüyor...İnsanı ve onun mutluluğunu amaç edinmiş olan Deneyimsel Tasarım Öğretisi gerçekten güzel bir konfor...Teşekkürler ❤️
YanıtlaSilyaşadıklarımızı deneyime döndürebilmek dileğiyle.. kaleminize sağlık..
YanıtlaSilKaleminize sağlık 🌼
YanıtlaSilBaşımıza gelen olumsuzlukları sadece bizim yaşamadığımızı bilmek bile insana iyi geliyor.
YanıtlaSilİnsan zannediyor ki problemi kendisine özel...Oysa binlercesi aynı şeyleri yaşadı ve yaşamaya da devam ediyor...Yanlız olmadığını ve çözüm yolunun olduğunu bilmek insanın kendisini iyi hissetmesini sağlıyor...Kaleminize sağlık.
YanıtlaSilHatırlatıcı bir yazı olmuş. Emeğinize sağlık🦋
YanıtlaSilİnsan ömrünün sonsuz olduğu hissine kapılıyor çokça.. Sanki hiç bitmeyecek gibi.. Sanki hiç ölmeyecek gibi.. El yordamıyla ulaşmaya çalışıyor bazı isteklerine.. Oysa ne ömür o kadar uzun ne de ona verilen sabır ve enerji. Deneye yanıla bulacam diye heba ediyor hem enerjisini hem de vakti.. Ne yazık.. Keşke bilse
YanıtlaSil"İyi bir kendi olmalı insanın." Bunun için de öğrenen olmalı, gerçeği arayıp yaşadıklarından da sonuç çıkarabilen olmalı gerçekten de.
YanıtlaSilİnsanın yaşadıklarını irdeleyip deneyim transferi yaparak yoluna devam etmesi ne büyük konfor...
YanıtlaSilDeneyim transferi yapmak için insanın yaşadıklarının farkında olması gerekiyor..
YanıtlaSilNe yapıyorum? Nereye gidiyorum? Ne istiyorum gibi insanın irdelemeye düşünmeye ihtiyacı oluyor..
Düşünen irdeleyen olmak dileğiyle 🪷🪷
İnsan olayların iç yüzünü bilmeden nasıl sabredebilir ki? İlim olayların iç yüzünü anlamamızı sağlar ve bu da bizim sabrımızı arttırır…
YanıtlaSilKaleminize sağlık
YanıtlaSilDeneyim zannettiğim yaşanmışlıklarımı farkettiğimde onca yılımın boşa gideceğini düşünmüştüm... Neyse ki DTÖ :)
YanıtlaSilİnsan hayatta hata da yapabilir. Önemli olan geçmişe takılı kalmadan o hatadan ders çıkarabilmektir. Deneyim transferi çok büyük bir konfor. Emeğinize sağlık:)
YanıtlaSilsığ su olmaktan derin su olmaya niyet edenlere sevgiyle..
YanıtlaSilHayat anlardan ibaret, her defasında doğru kararı verebilmek doğru olanı tercih edebilmek, insanı her zaman bir üst lige taşır. Ne zaman ki işin içinden çıkamaz insan o zaman bir deneyim transferi çok iş görür. Ama kimden deneyim transferi yaptığı da elbetteki önemli.
YanıtlaSil