Lavabo yine tıkanmıştı, ne yaptıysa açılmadı. Esra’nın canı iyice sıkılmıştı. Akşama yemeğe misafir gelecekti. Aksilikler üst üste geliyordu. Neye elini atsa, elinde patlıyordu.
Tıpkı işteki sorun gibi. Bir önceki işinden de bu sebepten ayrılmıştı. Müdürü Ayşin ile frekansları tutmamıştı. Müdür olmuş ama iyi bir yönetici olamamıştı. Çalışana baskı, baskı nereye kadar. Basbayağı mobing vardı iş yerinde. İşi iyiydi aslında. Ayşin hanımın baskısı olmasaydı, ayrılmasına da gerek kalmazdı. Arkadaşlarını, ortamı seviyordu. Herkese kendini sevindirmişti. Bir müdiresine sevdirememişti kendini. Ne olabilirdi ki? Rapor geç hazırlansa, satışın kontrolünü geç yapsa, ne kadar etkilenebilirdi ki diğer departmanlar? Yani kıyamet mi kopardı sanki, hep bir abartıyordu Ayşin hanım. Kim bilecekti ki? Patrona kim söyleyecekti? Ayşin Hanımdan başkası söylemeyeceğine göre. O da söylemese ne olurdu diye düşündü Esra.
Ayşin Hanım çalışma düzeni konusunda da uyarıyordu. “Neymiş fazla molaya çıkıyormuşum. Tabii kendisi sigara içmediği için sigara içen halinden anlamıyor. Başıma vurdu mu çıkmam lazım, bir nefes çekmem lazım. Ay ben kural, kural… düzen, düzen… Bu kadar sıkıya gelemem yani. Askeri kamp mübarek. Amaannn iyi ki de işi bıraktım,” diye kendi kendine konuşuyordu. Bir yandan da pompayla tıkanmış olan lavaboyu açmaya çalışıyordu Esra.
İstifasını verdiği gün geldi aklına. “Nasıl da şaşırmıştı Ayşin Hanım? İstifa etmemi hiç beklemiyordu sanki. Bir, bir buçuk ay işsiz kaldım ama çok da sıkıntı olmadı. Aman canım o kadar da olacak. Ne işe yarıyor kocam? Evine de bakıversin artık.” diye düşündü. Gerçi adamın hakkını da yememek lazım. Bir günden bir güne çalış dememişti Esra’ya. “Allah bereketini verir” derdi hep. Ama Esra, kayınvalidesi ve eltisiyle bir türlü yıldızı barışmadığı için çalışmayı çözüm olarak görmüştü. Ama insan hangi problemden kaçarsa, onun artı biriyle karşılaşıyor. Ayşin Hanım, kayınvalidesinden beter çıkmıştı. Otoriterdi. İş yerinde uyulması gereken kuralları vardı. Esra o kuralları uygulamakta zorlanıyordu. Onun da kendince bir düzeni, bir çalışma sistemi vardı yani. O dağınıklığın içinde o her şeyin yerini bilirdi. Ayşin Hanım bunu anlamıyordu.
Kayınvalidesi de öyleydi. Esra’nın ev düzenini, evi temizleme, iş yapma şeklini anlamıyordu bir türlü. “Aman geldi geçti” dedi içinden.
Lavabo epey uğraştırmıştı Esra’yı. Açılacak gibi görünüyor ama biraz daha uğraşmak lazımdı. Esra bir lavabo için bu kadar uğraşırken, neden işteki problemlerini çözmek için uğraşmıyordu? Yeni girdiği işte de sıkıntısı vardı. Gerçi deneme süresindeydi. Müdürü iyi bir adama benziyordu, pek etliye sütlüye karışmayan cinsten. Ama patronu Meri Hanım, Ayşin Hanım’dan da beter çıkmıştı. İşe yeni girmişti. Eski iş yerindeki arkadaşlarına, ailesine, tanıdığı herkese haber vermişti. O yüzden hemen işten ayrılamazdı. Sonra ne derlerdi? “Her yerde mi problem olur? Herkes kötü de, bir tek sen mi iyisin Esra, demezler miydi? Yok, yok işin ucunda rezil olmak var. Esra yapamadı dedirtmem, mecburen işime odaklanmam gerekiyor.”
Aklına Ayşin Hanımın söyledikleri geldi. “İşinizi iyi yapın, işinize odaklanın, vaktinde yapın." Şimdi yeni işinde Ayşin Hanım’ın söylediklerini yapmaya çalışıyordu. Zamanında Ayşin Hanım’ı dinlememişti ama şimdi söylediklerini iş yerinde uygulamaya çalışıyordu. Yani “Bugün işim yetişmedi yarın yaparım,” diyerek ötelediği birçok işten çok sıkıntı yaşamıştı eski işinde. Şimdi sıkıntı yaşamamak için işlerini günü gününe yapmaya çalışıyordu. Her ne kadar “Kimse bana işimi öğretemez” diyerek istifasını bassa da, bu kadar sık iş değiştirmek de iyi değildi. Sabretmesi gerekiyordu.
Bunları düşünürken bir yandan da lavaboyu açmaya devam ediyordu. “Hay Allah! Ne yapsam acaba? Usta mı çağırsam, yoksa lavabo açıcı mı döksem?” Yine aynı şeyi yaptığını fark etti. Çözümü dış dünyadan arayıp kolaya kaçıyordu. Bütün problemlerin en büyük sebebi bu galiba diye düşündü. Giderdeki tıkanıklığı nasıl açarım, diye dert edinirken, hayatındaki tıkanıklıkları nasıl açacağını hiç düşünmemişti.
Kendisiyle yüzleşince canını yakmıştı Esra’nın. Acaba Ayşin Hanım'a haksızlık mı etmişti? Kayınvalidesi de aslında kötü bir insan değildi. Eltisini düşündü… Onun da bir yanlışı olmamıştı aslında. Biraz durgun, soğuk mizaçlı biri sadece. Böyle, evine çat kapı misafir gelinmesinden hoşlanmıyordu ve bunu da dile getirmişti. Esra bu durumdan rahatsız oluyordu.“Amaannn, soğuk nevale, ne görüşeceğim,” diyerek, aile toplantıları dışında bir araya gelmezdi.
Ne yapmalıyım acaba? diye kendine sorarken, tıkanık olan lavabo birden açıldı. Sevinçle “Oleyy, bu lavaboyu nasıl açtıysam, ilişkilerimdeki tıkanıklıkları da açabilirim,” dedi kendi kedine. Evet, şimdi problemlerini çözmek için doğru sebepler oluşturmanın vakti gelmişti. Heyecanla, “Samet! Telefonumu getirir misin?” diye oğluna seslendi. Kayınvalidesini ve eltisini arayarak akşam yemeğine davet etti. Keyifli geçen konuşmanın ardından, kendini epeydir hissetmediği kadar rahat hissetmişti.
İnsan problemlerini çözmek için doğru sebepler oluşturdukça ne kadar da konforlu bir hayata erişiyor...
YanıtlaSilÖğrenmek ne kadar kıymetli..
YanıtlaSilTüm çözümler içimizde :)
YanıtlaSilErtelenen her şey büyür. Ve yayılır…. Emeğinize sağlık.
YanıtlaSilSelam çok hoş bir yazı...en baskılı hissettiğimizde gerçeğini düşünmekten kaçmazak... problemin çözümünü başında bulmak ne güzel bir ikram ;)) Teşekkürler
YanıtlaSilBaşımıza gelen hediyeler için şükürler olsun🎀
YanıtlaSilUnutma seni senden çok seven var!
Ne güzel... Bir lavabodan hayatına deneyim transferi alıp düzeltmek kadar sevimli bir şey var mı acaba...
YanıtlaSilKaleminize sağlık ✏️
Hayatımızdaki tıkanıklıkları açabiliriz umarım... Tıkanık hayatta ilerleme olmuyor...
YanıtlaSilEmeğinize sağlık 🍁
Erteleme! Pes Etme! vazgeçme !... hayatın mottosu olacak bir yazı ellerinize sağlık
YanıtlaSilİnsan kaçtığı her problemde daha fazlası geliyor. Oysa bilsek çözümü gözümüzün önünde ertelemeden açarız tıkanıklığı. Emeğinize sağlık
YanıtlaSilHer problemin çözümü yanıbaşında yeter ki insan çözmek istesin.. Seçil Görekçi
YanıtlaSilKaleminize sağlık... çok şeyi hatırlatan bir yazı
YanıtlaSilteşekkürler
YanıtlaSilİnsan problemin çözümünü dış dünyada aradığında daha da çözümsüz hale getiriyor maalesef..
YanıtlaSilİlişkilerinde başarılı olan hayatta da işinde de başarılı ve mutlu oluyor..
Hayatımızdaki problemlerin çözümünü kendimize bir dönüp bakabilince bulabiliyoruz. Güzel yazınız için teşekkürler🌷
YanıtlaSilİnsan kendi gibi düşünen insan arıyor ama şifası zıddında…
YanıtlaSilİnsan problemini anlamaya çalışınca çözümüne odaklanınca meseleyi çözüyor ve problem çözdükçe gelişyor, kilidin anahtarını bulmak...
YanıtlaSilSoyut somuta yansır. Somutta yaşadığımız problemlerin muhakkak hayatımıza bakan bir yönü var, tıkanan lavabonun bile 😉
YanıtlaSilYeter ki hatanı kabul et gerisi çorap söküğü gibi geliyor..
YanıtlaSilSomuttan soyuta geçiş yapmak :))) insanın düşünmediğini ALLAH somut problemle önlem koyar görsün, göremediğine ulaşsın diye
YanıtlaSilDeneyim transferi her yerde :) Tıkalı lavaboda bile :) görmesini bilene :D
YanıtlaSilİnsanın yaşadıklarını irdelemesi, başına gelenlerdeki gerçeği görmesi ve kabullenmesi ne kıymetli, çok güzel anlatmışsınız...
YanıtlaSilKaleminize sağlık...
YanıtlaSilEmeğinize sağlık 🌸
YanıtlaSil