
Berna çiçekleri çok severdi. Her gün onlarla konuşur, hangisi hangi aralıkla sulanması gerekiyorsa itinayla vaktine riayet eder ve gerekeni yapardı. Kimi çiçek güneşi sever kimisi ise tam tersine soğukta kalması gerekirdi. Kimin hangi konuma ihtiyacı varsa Berna bunu çok iyi bilir ona göre çiçeklerini konumlandırırdı. Konu komşu balkonuna gelince içi açılırdı. Balkonu da büyük olduğundan hep orada ağırlanmak isterlerdi. Komşuları balkondaki çiçekleri çok beğenir ve her gelenin aklı kalırdı.
Berna da dayanamaz her gittiğinde onlara sürpriz yapar, komşularının evlerine uygun saksılar alır onların bitkilerini diker hepsine peyderpey götürürdü. Ama gel gelelim kime bir çiçek götürse bir sonraki gidişinde bitki solmuş veyahut ölmüş olurdu. Hal böyle olunca herkesin dilinden aynı söz dökülürdü; “Ahh Berna bu çiçeklere ne yapıyorsun, bunun bir sırrı olmalı. Bizde mi bir sıkıntı var acaba, beceremedik gitti. Demek ki sadece sende güzel bunlar. Aynı şeyleri yaptığımızı düşünüyoruz ama yaşatamıyoruz bir türlü...”
· Peki sahiden öyle miydi?
· Aynı yöntem ve tekniklerle büyütülüyor olsalardı yine de solarlar mıydı?
· O çiçekler aynı şekilde sulansalar, ihtiyaçları hangi konum ise orada olsalar, yine de yaşamazlar mıydı?
· Her gün düzenli olarak ilgilenilseler yine de sahibini terk ederler miydi?
Berna güzel kahvaltı sonrası kahvelerini yaptı, lavantalı lokumlarından da komşularına ikram etti. Sonra malum soruyu sordu; “Hanımlar anlatın bakalım, madem aynı şeyleri yaptınız nasıl birden yok oluyor bu güzellikler? Bu işte bir iş var.”
Sevil; “Ben haftada bir suluyorum sanırım senin gibi bakmaya çalışıyorum.” dedi.
Ayten; “Ben iki günde bir suluyorum bence yeterli, ama senin gibi her gün konuşuyorum her gün ilgileniyorum” dedi.
İpek; “Ayy Berna ben senin gibi suluyorum. Kimisini iki günde bir, kimisini haftada bir, kimisini ise her gün… Konum olarak da kafama göre yerleştirdim işte” dedi.
Berna; “Kimi günde bir, kimi iki günde bir, kimi haftada bir su ister, toprağı belli aralıklarla havalandırılsın ister, doğru konumda yaşamına devam etmek ister zira her çiçek sıcağı sevmez, her çiçek soğuktan da hoşlanmaz. Tabi hepsi bir yana, bitkiler canlı olduğu için ve her canlı gibi onlar da arada bir sevgi ve ilgi ister. Doğru yöntemi uygulamaya başlayınca da hiçbir bitki solup gitmez.
Şimdi anladım dedi hepiniz kafanıza göre bir yöntem belirlemeye çalışmışsınız, ama dediklerimi uygulayan olmamış. Gerçek bir tane ve sana göre bana göre ona göresi yok ki bu işin. Bu işte bir tutarsızlık olduğunu anlamıştım. Yani bitki bakım stratejisi hepimiz için aynı. Bu stratejiye siz yorum katmayacaktınız. Bu hayatımızın her alanında böyle değil mi zaten? Yorum kattığımız yerden gol yiyoruz, sonra da serzenişte bulunuyoruz. Yöntem elimizdeyken kendimize göre onu değiştirmeye çalışmak sadece elimizdekinin yok olmasını sağlıyor ve bizim de baskımızı büyütüyor değil mi hanımlar.”
Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki; gerçek tektir ve sahip olanı üstün kılar.

İnsanoğlu böyledir… Hem o çiçeği ister, eline geçtikten sonra da doğru bakım yönetimine uygun hareket etmez. Kendi zihninde kurguladığı bambaşka yöntemle yol almak ister. Sonra da bana göre böyle der ve geçer. Neticede o çiçekler solar, o yemek yanar, o insan gider. O solan çiçekler de her geçen gün insanı daha çok üzer. Peki o zaman gerçek nedir?
Gerçeği bulup ona göre bir stil belirlediğinde tıkalı yollar açılır. Çünkü tutarlı olan hiçbir şey insanı yormaz, insanı bildiğinden bilmediğine ulaştırır, insana büyük konfor sağlar. İşte bu yüzden her zaman gerçeğin peşinden giden ve çiçekleri solmayanlardan olmak dileğiyle...
Anlamamak mı daha kötü, anlaşılamamak mı? Her ikisinde de insan yanılıyor… en güzeli anlamaya çalışmak galiba😊 anladım mı anlatabilirim. Anlatabildim mi anlaşılabilirim.😊
YanıtlaSilEvet çok doğru söylediniz, her şey anlama ile başlar:)
SilHerkes yaptığı şeyin başarılı sonuçlanmasını ister ama her iş de hakkını istiyor işte.. Hakkını vermeyince çiçek de soluyor, ilişkiler de..
YanıtlaSil"Gerçek bir tane ve bana göre sana göresi yok.." sadece bunu bilip gerçeği merak etse insan...ne kapılar açar kendine...
YanıtlaSilKaleminize sağlık...
YanıtlaSilgerçeği bulup gerçek bir stille hareket edebilenlerden olalım inşaallah.
YanıtlaSilGerçeği bulan ve yolundan ayrılmayanlar olan kullar olma duası ile
YanıtlaSilAy ben bu yazıyı okurken insanlara olan davranışlarımız geldi. İnsanlara da buradaki gibi kendimize göre davranıyoruz. Ama insanlar da çiçekler gibi birbirinden farklı yapıları var. Herkese aynı davranılmaz.
YanıtlaSilÇok güzel bir yazı olmuş, kaleminize sağlık ✏️.
Teşekkürler 🍃
Benim de çeşit çeşit çiçeklerim var her birisinin yapısı farklı her birinin ihtiyacı da farklı:)
YanıtlaSilMesela kızım da heves ediyor, ama onların ihtiyacını detayda göremediği için kendisine göre bakıyor ve baktığı çiçekler ölüyor. Her birinin dili farklı önemli olan anlayabilmek :)
Hakikaten gerçek tektir, sana göre bana göre değişmez ve yorum kaldırmaz.. Ne mutlu gerçekliğe sahip olana. Elinize sağlık
YanıtlaSilİnsan en çok gerçeği merak eder...
YanıtlaSilAncak karşılaşınca uyumlanmakta zorlanır...
Egosuyla uyumlu olmayınca...
Sana göre, bana göre, bence, sence' ler başlar...
Kişiden kişiye göre değişen yöntemlerle oyalanır insan...
Aynı bu yazıda olduğu gibi...
Başarısız olur yaratılanlarla olan ilişkisinde...
Hayatın doğaçlaması olmadığını doğadan ne güzel de deneyimsel transfer etmişsiniz...
ALLAH razı olsun 🤍
bilinç verdiğin yer yeşeriyor. Doğru ilişkiler kurabilmek için, kıvamı yakalamak için veri toplamak..irdelemek..ilişkilendirmek..ihtiyacı tespit etmek..ve doğru yöntemi kullanmak...gerekiyor..
YanıtlaSilHer canlının ihtiyacı, özellikleri farklı. İhtiyacı olana ihtiyacını vermek lazım...Kaleminize sağlık...
YanıtlaSilÇeşitliliğin eziyet değil keyif olması dileğiyle… :)
YanıtlaSilBu bana ilişkileri hatırlattı bizler ilişkilerimizde de herkese kendi yöntemimizle yaklaşıyor bence karnıyarık sever diyoruz. Halbuki her insanın seçimleri istekleri de farklı :)
YanıtlaSilGerçek her zaman üstün gelir. Gerçeği idrak edebilenlerden olabilmek dileğiyle 🌸
YanıtlaSil