İsmail, pijamasını giyip yatağına uzandı, çok heyecanlıydı çünkü yarın bayramdı. Bu heyecanla nasıl uyuyacaktı? İçi içine sığmıyordu. Tekrar başını kaldırıp bayramlıklarına baktı. Sonra da yerde duran yepyeni ayakkabılarına…
Okulda öğretmeninin kurban bayramı ile ilgili anlattıklarını can kulağıyla dinleyip eve gelir gelmez bir çırpıda annesine anlatmıştı. Sonra da babası ve annesiyle birlikte bayram alışverişine çıkmışlardı. Bu bayram tam da istediklerini almışlardı, çok mutluydu. Annesi ile beraber yatağının baş ucuna özenle asmışlardı bayramlıklarını. Şimdi sırada bayram namazı için güzel bir uyku çekip enerjik bir şekilde erkenden uyanmak vardı. Uyumakta biraz zorlanacaktı bu gece…Okulda öğretmeninin anlattıklarını düşündü.
“Kurban etmek…” demişti öğretmeni, ”...feda etmekti. Vazgeçişti!” Düşündü babası o yıl kurbanlık diye niyet ettiği koyuna nasıl da güzel bakmıştı, onu diğer koyunlardan bazen ayırıyor onunla konuşuyor başını okşuyor sanki bir şeyler anlatıyordu. Babası bu kadar güzel baktığı koyunu nasıl feda edecekti? Kendi yaptığı oyuncakları geldi aklına onları kimseye vermeye kıyamıyordu, arkadaşları gelince onları kaldırır yalnızken oynardı. O kadar emek vermişti nasıl onları başkasına verir, vazgeçebilirdi ki? Sonra yine öğretmenin anlattığı kıssaya döndü. “Kurban neydi? Yaklaşma neydi? Hz.İbrahim ve Hz. İsmail’den bize kalan bir vazgeçiş hikayesiydi… Öyle bir vazgeçiş ki karşılığında en şerefli soyun verilmesiydi…”
Öyle bir vazgeçiş ki elleriyle büyüttüğü ayağına taş değmesine kıyamadığı çocuğunu Rabbi için elleriyle kurban etme teslimiyetini taşıyordu içinde… Öyle bir vazgeçişti işte! Ki bu vazgeçişi gören, bilen, izleyen Rabbi, şanına yakışır bir şekilde karşılığını veriyordu. Oğlundan Rabbi için vazgeçene, “Geçtin sen bu öykünün sınavını… Sen benim için oğlunu kurban edersen sana kurbanın gerçeğini yoktan var ederek yaratırım.” diyerek karşılığını veriyordu Rabbi… Bu öylesine bir vazgeçişti ki bundan sonraki tüm nesillere aktarılacaktı. Tüm soyunu Rabbine yakın kılacaktı. Aleyhine gibi görünen hikayeyi lehine çevirebilmenin öyküsüydü. Sen ne kadar vermek istesen de Rabbine karşı verememenin öyküsüydü. Rabbine kurban veremezsin o senin kendine verdiğindir.
İnsan hep bir şeylere sahip olduğunu zanneder ve bu zan sahip olma arzusunu da taşır. Sahip oldukça güvende hisseder; malıyla, unvanıyla, sevdikleriyle bir kimlik kurar. İnsan, sevdiklerinden, bedellerinden, emeklerinden, sahip olduklarından kolay kolay vazgeçemez. Vazgeçebilmek, bir kayıp değil bilakis bir kazanç, bir arınma, bir teslimiyet ve samimiyettir. Ne kadar çok şeyden sıyrılırsan o kadar çok yaklaşırsın O’na. Çünkü bazen sahip olmak için önce bırakmak gerekir ve bazen en büyük yakınlık en büyük vazgeçişten doğar. Vazgeçebilmek, çok sıkı bağlanmamaktır. Esneyebilmektir, bu da insanı yumuşatır, gevşetir, rahatlatır. Sertlikten korur, daha yumuşak olan insan kolay kolay kırılmaz. Sahip olmaya çalışmaz, şahitlik önemlidir onun için. İnsanoğlu vazgeçebilmeye alıştığında, kontrolü dışında elinden alınanlarda ne kadar güçlü olduğunu görebilir. İsmail, babasının sesiyle gözünü açtı. “İsmail! Bayram namazına geç kalacağız hadi kalk oğlum!”

Hz. İbrahim’in duası yıllar sonra da İsmailler ve onların yolundan gidenlerle beraberdi:
“Rabbim! Beni ve soyumdan gelecek olanları namazı devamlı kılanlardan eyle;
Rabbimiz, duamı kabul et… “ ve Hz. İbrahim’den bize bırakılan en güzel miras, Kurban…
Kurban, bize ALLAH için vazgeçmenin yüceliğini öğretir.
Hazreti İbrahim’in öyküsünde olduğu gibi, bazen en kıymetli olanı, en sevdiğini, en çok bedel ödediğini bırakman gerekir. Rabbin için yaptığını düşünürsün ama kendin içindir. Hz. İbrahim'in vazgeçişi onu hem Rabbine halil etmişti hem de oğluna kavuşturmuştu…
Kurban Bayramı, insana şu soruyu hatırlatır:
Sahip oldukların mı sensin, yoksa vazgeçebildiklerin mi ya da sahip oldukların mı senin gerçekte yoksa vazgeçebildiklerin mi?
Sahip oldukların mı sensin, yoksa vazgeçebildiklerin mi ya da sahip oldukların mı senin gerçekte yoksa vazgeçebildiklerin mi?
YanıtlaSilİnsan vazgeçebildiği kadar özgür...kim için ne için vazgeçebiliyoruz ya da vazgeçemiyoruz...neyi kime kurban ediyoruz...kaleminize sağlık.
YanıtlaSilSen ne kadar vermek istesen de Rabbine karşı verememenin öyküsüydü. Rabbine kurban veremezsin o senin kendine verdiğindir... kaleminize sağlık
YanıtlaSilTeslim olan kurban etti, kurban olan teslim oldu, teslim alan merhamet etti, insanoğluna kurbanı verdi. Vazgeçebildiklerimiz bizimdir. ALLAH için, Kurban edebilmek, teslim olabilmek dileğiyle, Kaleminize sağlık
YanıtlaSilRabbimizin yolunda vazgeçebildiklerimizi arttırmamız duasıyla... Teşekkürler.
YanıtlaSilVazgeçtiğin senindir ;)
YanıtlaSil