
İnsan zamanın nasıl geçtiğini anlamıyor bir bakmış bir koca dönem bitmiş, son demler yükleniyor okulda…
Son yazılılar, son denemeler, mezuniyet yemekleri, balolar, eğlenceler son gaz devam ediyor.
Birkaç yıla unutulacak etkinliklere o kadar önemle hazırlanıyorlardı ki.
Seneye fotoğraflara baksan ne elbiseni, ne makyajını ne kendini hiç beğenemiyorsun.
Ama anda o kadar önemli gibi davranabiliyor insan.
Hep şu gelir aklına; "Ne olacak canım bir kere geliyorum dünyaya bir kere mezun oluyorum tekrar bu günlerime geri dönemem..."
Abarttıkça abartır o yüzden, somutluğunu çok öne çıkartır.
İnsan bir kere yaşıyorum diye her istediğini yapsa ne olurdu hali?
Bir kere evleniyorum, bir kere... bunun sonu gelmezdi gerçekten.
O yüzden insan ne olursa olsun anı değil, toplamı kurtarmakla ilgili tepkisi olmalı.
Anda her düşündüğünü, her istediğini yaptıkça mutlu olacağını zannediyor, halbuki öyle değil.
İnsanın zihni kıyasla çalışıyor ve hep bir üst kıyası istiyor bu da onu zora sokunca sınırı aşmış oluyor aslında...
Daha da önemlisi bir tarafta partiler devam ederken, diğer tarafta parti bir yana yerden un toplayan insanlar.
Onlar da bir zamanlar okulun bittiğine sevinip tatilde dinlenmek için can atıyorlardı ama şimdi…
Küçücük yaşta daha kendi çocukken kardeşini avutmaya çalışan çocuklar.
Üzgün, yorgun ama ümitli bakan gözler.
İnsan bir durup düşünüyor çocuğu da mı bu kadar metanetli? Evet öyle!
Bir kişi bir sınavı kötü geçtiğinde dünyanın sonuymuş gibi davranırken,
Gazze’de tekbir sesleriyle yükselen nidalar gerçekten insanın tüylerini ürpertiyor.
Onları gördükçe insan takıldığı her problemin ne kadar önemsiz, geçici ve halledilebilir olduğunu bir kere daha görüyor.
Sınav, sınav, ders, ders diye kendimizi odalara kapattık hayattan koptuk,
Marifetsiz kaldık, asıl sınavımızı unuttuk.
Gerçekten ders almak isteyenler için çok büyük ibretler vardı Gazze’de.
Tabi ki görebilene…