Kelimeler…
İnsanoğlunun özüne işlenmiş…
RUHUNDAN RUHUNU, toprağa üfleyenin emaneti…
Bu dünyaya gelirken tembihlenmiş
“Kaybetme, özünü ve kelimelerini…
Değiştirme onların yerlerini…”
Değiştirirsen anlamları değişir çünkü…
Anlamları değişirse anlayamazsın olması gerekeni…
Anlayamazsan olması gerekeni, yanlış yaparsın seçimini…
Hangi kelime peki?
“İyilik” kelimesine ne dersin şimdi?
En eskilerinden biri…
Basit ama derinlikli…
İçinden dışına yayılan bir vergi
İyileştirme…
Dert edinme başkalarının derdini
Onların acısına, yaşadığı zarara kayıtsız kalmama hali…
Nasıl ilgisiz kalabilirsin ki?
Gördüğünde zor durumda olan birini
Bunun için kaybetmiş olmak lazım birçok değeri
İyilik…
Ne hayırlı bir kelime…
Başkasına akma hali “doğru ve güzelin” birlikte
Ne güzel bir verme…
Ne güzel bir birikim kendine…
Kim bu dünyada iyilik yapıp kazanmamış ki?
Kim iyiliğe ihtiyacı olana sırtını dönüp kaybetmemiş?
“Bencillikle” dünyasını daraltan, neyi genişletebilir ki hak edişinde?
Veren el, alan elden güçlüdür her demde…
Ve insan kendi meselesini çözüp başkalarını dert ettikçe yetkinleşir…
Çözüm marifeti, gücü, aklı gelişir…
İki kere kazanır;
Hem başkalarını ayağa kaldırır, hem de daha fazla ayağa kaldırabilecek bir güç kazanır…
İhtiyaç gördükçe, ihtiyaç görebilme potansiyelini artırır…
Çünkü insan bedel ödedikçe güçlenir, olgunlaşır…
Ödemedikçe acizleşir…
Acizleştikçe şikayet eder…
Acizleştikçe meseleler büyür gözünde…
İyilik, iyileştirir hem seni, hem diğerini…
İki kere kazanır insan…
Kefesine iyilik biriktirmiyorsa, zıddını biriktirmeye başlar
Nedir peki iyiliğin zıddı?
Onu da tanır insan
Öğretildi ona… Ve seçim, iradesine bırakıldı…
Kötülük onun adı…
Yanlış ve çirkinin birlikte olması
Zarar ve acı veren olmak…
Kötülük…
Sonu hüsran olan bir seçim…
Kim bir başkasına zarar verip kaybetmemiş ki?
Kim acı verip, acı çekmemiş ki?
İki kere kayıp…
Hem başkasını düşürmek hem kendini…
Kötülüğe şahit olup ondan göz çekmek…
Kayıtsız kalmak zorbalığa…
Bir şey hissetmemek zulme uğrayana…
Kalp denen organın ruhunu kaybedip et parçasına dönüştüğünün alameti
Artık soyutta ölü o kişi…
Acıyı hissedemediği gibi
hazları da hissedemeyecek şimdi…
Temas etmeyecek tüketimleri…
Algılayamadıkça, daha çok daha çok diyecek…
Oysa ölü bir kalp nasıl hissedebilir ki?
“Sana ne? İstediğimi yaparım”
İyiler böyle konuşmaz aslında…
Kızgınsın senden bir beklenti olmasına
Oysa bilse değerini ve etkili olabileceğini...
Damlaların içinde bir damlasın ve 1 taneciksin
O yüzden hürmet edilensin…
“Bana ne? Benim meselem değil ki”
İyiler böyle demez oysa…
Umursamazlık zehiri akıtılmış damarlarına
Anlayamıyor olayları, acıyı, yangını…
Uzak bir şey onun için…
Oysa bir yere ateş düştüğünde, söndürmeye çalışmazsan onu
o ateş yayılır ve gün gelir sana hissedebileceğin kadar yaklaşır…
“Bizim ihtiyaç sahiplerimiz varken bizden olmayana mı yardım edelim?”
İyiler böyle demez oysa…
Irkçılık mantıklı görünmüş aklına
Oysa her insanın avantajı ve dezavantajı vardır toplamda
Onun yapabildiği ve senin yapamadığın…
Ve tersi…
Her birimiz birbirimizden farklıyız doğru
Ama yaratılıştan gelen farklar üstünlük ya da alçaklık sebebi değildir
Çeşitlilik sebebidir
O yüzden herkes aynı olmadığı için ilişki imkanı oluşur
Bendeki zenginlik sana temas eder sendeki de bana…
Asıl üstünlük farklılıkların birleşebilmesidir
Zor olan budur…
Ve asıl başarı ırkı ne olursa olsun, davranışta kalitedir…
Çünkü bu kazanımsaldır, kalıtımsal değil…
“Hadi sen git çok istiyorsan onlara yardım et, bizi karıştırma”
Bencillikten kazanabileceğini fısıldamış vesvesesi ona…
Verdikçe daha fazla verebilecek birine dönüştüğünü bilmiyor mu yoksa?
Yukarı çıkardıkça yukarı çıktığını?
Güçlendirdikçe güçlendiğini?
Bilmiyor mu?
Hikmet imkanlarda değil, onları ne için nereye akıttığında gizli…
Kaybediyordur aslında kazandıklarını kendisine saklayan biri
Bu dünyaya sadece kendi zevklerini yaşamak için mi gelmişti?
Oysa insanın yaratılış amacı bundan çok daha ötesi…
Neden göremez peki değerini? Yakınlaşabileceği en kaliteli seviyeyi?
Neden model alamaz onu?
Herkes bakar ama herkes bedeline göre algılar gösterileni…
Ve algıladığına göre olur cümleleri…
Ağzından çıkanlar hedeflese de karşındakini, işareti seninle ilgili…
Meseleyi nasıl okuduğunun… ya da okuyamadığının delili…
Umurunda olmayışının… Rahatını bozmak istemeyişinin alameti…
Bağımlılıkları öyle mıhlıyor ki kişiyi
Yerinden kımıldayamıyor ne zihni, ne kalbi, ne bedeni
Vermek çirkin, almak güzel gelmiş uzun zamandan beri…
Bugün uzaklara üşenir, yarın yakınlarına değer çuvaldızın iğnesi…
“Yine mi aynı konu!
Ben kötü şeyler görmek ve konuşmak istemiyorum, moralim bozuluyor”
Senin moralini bozan şeyi o insanlar yaşıyor
İletişim çağındayız değil mi?
Savaşlar cep telefonumuza sığdı, bebeklerin ölümü avucumuzun içinde seyirlik şimdi…
Ne acı değil mi?
Herkesin herkesten haberdar olabildiği reels paylaşabildiği bir dünyada kimsenin harekete geçemeyişi…
Ne acayip değil mi?
O zaman ne işe yaradı ki iletişim teknolojileri?
O insanların öldüğü yerde nasıl hiçbir şey olmamış gibi yaşayabiliriz ki?
Aynı ülkede olmadığımız için mi?
Hani komşusu açken tok yatan bizden değildi?
O zaman komşusu öldürülürken rahat yaşamak isteyen kimden?
Bir bebek öldürülürken…
Hayır hayır
Bebekler ve çocuklar öldürülürken
Hayır hayır
Binlerce bebek ve çocuk öldürülürken acımaz mı kalbi?
İnsana acı hissi sadece kendi canı için mi verildi?
Ya tamamen alırlarsa bu hissi?
Bu kadar büyük olayda göz görmezse gerçeği
O göze ihtiyaç olur mu ki?…
Görmek istemedi ya görülmesi gerekeni
Göz utanmaz mı?
Bundan sonra nereye baksa anlamaz...
Oysa tanıyabilirsin kötülüğü ve iyiliği
Ayrıştırabilirsin bu ikisini
Ve seçmek zorunda kalır insan birini
Ha bugün, ha yarın…
Çünkü bu dünyada tarafsız kalmadı insanların hiç biri
Ve bu sahne bunun için tasarlanmadı…
Seçim yapman için yaratıldı.
“Kötülük de yapmıyorum, iyilik de yapmak istemiyorum” diyen…
Bir süreye kadar diyebilir…
Süre bitince vakası gelir
Öyle olur ki “Ben buyum!” der
Çünkü hiçbir gerçek gizli kalmaz
Kalbinde sakladığı her şey,
zamanı gelince açığa çıkar
Netleşir insanlar
Ya kötülüğün yanındadır ya da iyiliğin…
Ve cümleleri ortaktır kötülükte bir olanların
Ortaktır tepkileri iyilikte bir olanların…
Onlar birbirlerine benzer…
Ve öykünün sonunda yalnızca iki taraf kalır
İyiler ve kötüler...
Meselenin çoğu buraya kadardır
Buradan sonrası değişmeyen bir hükümdür;
Dünyaya varis olmaya layık olanlar o şerefe nail olurlar...
VIDEO